Kurumuş kandan göz kapaklarını açamıyorsun. Ne olduğuna dair hiçbir düşüncen yok. Beynin bir ada üzerine çöken sis kadar karmaşık ve tehlikeli. Vücudun ölü bir hayvanı sırtında taşımak kadar ağır geliyor. Kulaklarında hafif bir çınlama var. Etrafını sadece hissettiğin kadarıyla biliyorsun. Göremiyorsun. Tam anlamıyla işitemiyorsun. Sadece hissediyorsun. Ufak tınılı sesler işitiyorsun. Birkaç fare kurumuş yaralarını kemirmeye çalışıyordu. Birkaç karga başına üşüşmüştü. Doğada payına düşeni almak kanundu. Sen de bu kanunun bir ölçeğiydin. Şimdi hüküm sırası ayrıştırıcılardaydı.