İnsanlar geçiyordu okyanusumdan.

Birbirini dolduran, birbirini deviren

Ve en önemlisi birbirini tutan insanlar.

Nasıldı ki bu?

Tutmak denince akla,

Öyle sıcak ve güzel betimlemeler geliyor.

Oysaki tutmak biraz da boğmaktı.

Birbirine sımsıkı tutunan insanlar gördüm,

Tutunamayanlardan daha çok boğulan.


İnsanlar geçiyordu okyanusumdan.

Ha çarpışarak, ha sevişerek,

Ha devirerek bir bardağı.


Öyle naifçe, öyle sıcak ve pürüzsüz değil.

İnsanlar,

birbirine sürtünerek, öyle hoyratça,

Acımasız ve acınası,

Betonlar yağdırarak üstümüze

Bin parça insanlar geçiyordu ömrümden.


Oysa diyorum ben ne güzeldim.

Ege şivesine karışmış kırık bir İstanbul Türkçesiyle.

Ben ne güzeldim Allah'ım

Ne narindim ekmeğimi bölüşürken bir sokak köpeğiyle.

Tırnaklarım kısa ve saçlarım karışıkken,

Ne güzel karışırdım sokak ortası, ayaküstü sohbetlere.

Bu arada ben kadehleri de güzel tokuştururdum.

Ve kahkaham inletirdi koca bir caddeyi.

Ben öyle güzeldim ki kendi deremde,

Öyle naif, kimseye çarpmadan,

Sesim bile dokunmadan kulaklara,

Ayaklarım ezmeye korkarken bozuk asfaltları,

Ve asla, ama asla annem için bile çiçek kopartmamışken,

Ben bu kadarken güzeldim.

Azken.