Yine etkileyici, mizahi yönü ağır basan, hicivden hiç kaçınmayan mükemmel bir Aziz Nesin romanıyla beraberiz.

Hayri adlı bir berberin hayatını, ama geniş açıdan hapishane hayatını, toplumun eşitsizliğini ve ikiyüzlülüğünü, suç kavramlarını tartışmaya açıyor kitap. Hayri’nin istemeden bir çocuğu öldürmesi ve hapishaneye girmesiyle başlıyor. Akabinde olaylar zaten tam da yazarımızdan beklendiği gibi ters köşelerle geçiyor. Hapishanede tanıştığı mahkumlar, bilhassa siyasi koğuşta tanıştığı "ustam"dan etkilenmemek mümkün değildi. Yelpazesi çok geniş olduğundan ve vuruculuğu genele yayıldığından en iyi anlatım yönü olarak bizzat alıntıları seçiyorum.
Surnâme ismi kitapta da sık sık üzerinde durulduğu üzere halkın katıldığı zengin şölen, renkli tören, büyük eğlence; kitabımızda bu tören Hayri’nin idam edilmesi...

Söylemeden geçmeyeceğim öndeyiş ve sondeyiş çok teferruatlıydı bilhassa sondeyiş kitabı tam olarak kafamda oturtmama saik oldu.

Alıntılarımız:

"İnsan değişkenlerin en değişkenidir, değişmesi gerekir."

"Tarihten alınan en büyük ders, insanların tarihten ders almadıklarının anlaşılmasıdır."

"Bir insanın yolundan dönmemesi ne güzel, tuttuğu yol uğruna ölümü bile göze alması ne güzel."

"Önemli olan insanın vicdanını susturması için bir gerekçe uydurması, sonra da uydurduğu gerekçeye kendisinin de inanmasıydı."

"On sekiz yaşından küçükler
Girmezler çadıra!
çünkü içerde demorasi,
ayıptır söylemesi,
son derece müstehcen."

"Sonsuz değişime inanıyorum ben dedi, her şey ama her şey durmadan değişiyor."

"Ölüm çok şiddetli bir cezaydı, çok siddetli de ne demek! Bütün cezaların en şiddetlisiydi."

"İnsan değişsin deriz, değişeni de asarız biz."

"Hey gidi kavanoz dipli dünya, heeey!"

"Dalak, ciğer, işkembe, böbrek, beyin ver surdan.
Aman unutma sakın, beş paralık da vicdan."
Şair Nefti

Ve son söz:
"Benim inandığıma siz inanmazsınız, sizin inandığınıza da ben inanmıyorum."