Her sabah öldüğün bir güne uyanıyorum. 

Yaşananlar rasyonelliğime karşıt bir saldırı sanki. 

Daha önce hiç bir yabancıya kalbini geri döndürmeme izin vermeleri için yalvarmamıştım. 

Bu noktaya nasıl geldik hatırlayamıyorum. 

Ölümün herkesin başına gelecek safi bir yaşam koşulu olduğunu yedi yaşımdan beri biliyorum ama sen herkes değildin. 

Ölmesi beklenen bendim sen değil.

Acı çekişine seyirci kalmaktan başka çaremiz olmadığı için çok üzgünüm. 

Bazı pişmanlıklar damarlarımı vincristin gibi yakıyor. 

Aslancık, baba aslanı arıyor ve hayatı boyunca arayacak.

Kafamın içinde hiç durmadan dönen şu;

babam öldü, babam öldü, babam öldü. 


Senden sonra annemin gözü hep yaşlı. 

Ablam acıyla yaşamayı öğrendi. 

Abim yetişkin biri oldu. 

Bense senden sonra çirkinleştim, benim alametifarikam sendin.

Yaşatmaya çalıştığın bu bedeni öldürmek sana ihanet etmek olur. 

Ruhu ölmüş bu bedenle ne yapacağımı bilmiyorum. 

Senin olmadığın bir dünyada yaşamak istemiyorum. 

Ölümü hücrelerime işlediğimi sanırdım, 

şimdi senin hücrelerin öldü.

Hiçbir şeye inanmıyorum. 

Tanrı sen yavaş yavaş ölürken neredeydi? 

Kafamın içinde hiç durmadan söylenen şu;

babam öldü, babam öldü, babam öldü. 


Sesin, mimiklerin, benlerin, kazayakların,

ezbere bildiğim bir harita gibi ama yavaş yavaş siliniyor. 

Sofraya artık beş kaşık koymuyoruz. 

Kimse saçlarımı kurutmamı söylemiyor.

Kimse aç yatmamamı tembihlemiyor,

kahvaltıya uyandırmıyor, ince giyindiğimde kızmıyor.

Beni kim gözetecek? 

Hiç tiyatroya gitmeden, tatile gitmeden, hiç yüzmeden, çekinmeden sarılamadan, seni seviyorum diyemeden öldüğün gerçeği boğazımı düğümlüyor.

Seni kaybetmek dünyamın rengini akıttı, yemeklerin tadı kayboldu, ömrümün anlamı hiç oldu.

sızımın etrafında büyüyorum. 

Doğduğumdan beri yaşamına şahitlik ettiğim birinin artık orada olmaması

artık yalnızca yokluğuna şahitlik edecek olmak tarif edemeyeceğim bir his. 

Gözümün ışığı seninkiyle birlikte soldu. 

Solmakta olan bir hayatı kurtarma mücadelesi acımasız bir aldatmaca gibi geliyor. 

Çünkü kurtulmak istemeyen birini kurtaramazsınız. 

Kaybolmuş ve güvensiz şekilde yenemeyeceğim bir gerçekliği yaşıyorum.

Kalbinin durduğunu öğrendiğim an tüm gücümle karşı koydum birlikte savaşırken öğrettiğin gibi ama başaramadım.


Sevdiğim her şeyin olduğu bu yerin ortasında senin olduğun bütün anıları saklayacağım.

Biz hep beş kişilik bir aile olarak kalacağız.

Ben hep senin küçük kızın olarak kalacağım.

Sen hep benim evim olarak kalacaksın.

Şimdilerde ölüme itirazım yok memnuniyetle kapıda karşılıyorum. 

Senin seven gözlerinden uzak bir şekilde, gerçek dünyanın bataklığında çürüdüğümde ise bu dünyaya dönüp gözlerimi kapatıp seni tanımanın sade mükemmelliğiyle kendimi avutacağım. 

Başka bir yer olduğuna inanmıyorum ama yanımda olduğun, elimi tuttuğun, gözettiğin, saçımı okşadığın, gülücüklere boğduğun, doyurduğun, acımı hafiflettiğin, üstümü örttüğün, yaramı sardığın, birlikte kötücül şeylerle savaşıp dünyayı yendiğimiz her an benim cennetimdi zaten. 

Kalbime sakladığım seni her şeyden öte seviyorum baba aslan.