Babaannemi çok seviyorum. Kendisi yaşlı ve çok hasta. Bazı zamanlarda ölebileceği geliyor aklıma. Bilhassa şehir dışında üniversite okurken konuşmak için arardım. Üniversite biteli 6 ay oldu, memleketteyim ve günbegün eridiğini görüyorum babaannemin. Öyle dünya tatlısı, şeker bir kadın ki bana annemden çok annelik yaparak bu eksikliği gidermemde en büyük destekçim oldu. Küçüklüğümde beni sırtına alıp gezdirirdi. Ya şeker ya para verirdi beni gördüğünde hiç boş çevirmezdi, gönlümü hoş ederdi. Çok hasta oldu, yataklara düştü fakat hasta haline rağmen adeta genç bir kız gibi duraksız ev işlerine koşturur kimseyi dinlemezdi. Çalışkandı, tanıdığım en günahsız insandı ve beni bu dünyada koşulsuz seven tek kadındır. Adım büyükbabamın adıdır. Rahmetli ben doğmadan 11 yıl önce bir kaza sonucu vefat etmiş. Babaannem beni Yusuf’um diye severdi. Yusuf’uydum ben O’nun. En değerlisi, en kıymetlisi, canından bir parçaydım. Bana sevgisini yürekten hissettirdi ve bunca sahte sevgi arasında gerçekten O’na inandım. Benden bir şey beklemiyordu, bir şey istemiyordu, düştüğümde dizlerimi silmiş, açlığımda karnımı doyurmuş, küçüklüğümde oyun arkadaşım olmuştu. Dualarıyla büyüttü beni.  Serseri çağlarımda, kalem ehli yıllarımda, zaman hangi zaman, ben hangi çağımda olursam olayım koşulsuz sevdi beni. Yolum yanlışsa doğruyu bulmam için, yolum doğruysa hayırlı bir insan olmam için dualar etti. Sen busun, şusun, böyle yaptın, şöyle ettin demedi. Hiçbir zaman yermedi, ötelemedi. Yaptığı hiçbir iyiliği başıma kalkmadı. Beni gerçekten seven kadının uzun zamandır canının yandığını görüyorum.  Seni hakikaten seviyorum babaanne. Kendim için daima hayırlı ömür, hayırlı ölüm istedim Rab’ten. Bunu senin için de yürekten istiyorum. Allah sana hayırlı ömür, hayırlı ölüm versin. İki gözümün çiçeği…