Ömrüm

yarım kalmış bir masaldır babamda


sevdiğim her kadında

ikiye böldüm kalbimi

ne aşka yetebildim

ne kendime yeterince


çoğu gece

oturuyorum sabaha dek

korkuyorum uyumaktan

önce bir karınca yürüyor göz kapaklarıma doğru

ardından

yapılmayı bekleyen bir mezar taşı

ölülerin ardında kalmak korkutucu ve ağır

ölülerle kalmak karanlık

korkuyorum uyumaktan

ölülerle kalmaktan korkuyorum


sevdiğim her kadında

jiletle kazıdım kalabalığımı

ne karışabildim insanlara

ne kalabildim kendime


her gece

vuruyorum kendimi sabaha karşı

bir ölünün tekrar eden gidişi

bir intiharın durmadan yinelenmesi

bir doğumun dönüp duran sancısı

nasılsa öyle

insanın kendini araması ne beyhude şu dünyada

aradıkça kaybolması

masumiyetini yitirmesi

tekrar ve tekrar


sevdiğim her kadında

ezber ettim hasreti

ne kavuşup meşk ettim

ne ayrılabildim aşklarımdan


kimi geceler

soluk alabiliyorum her şeye rağmen

gökteki kuş gibi özgür

sudaki balık gibi rahat

topraktaki karınca gibi devingen

olamasam da

kimi geceler soluk alabiliyorum

şiirsel cümleler düşünüyorum ölüme dair

belki de ölüm

şiirsel olmayan tek yarasıdır insanın


sevdiğim her kadına

babamı anlattım hep

ne deli olabildim babam gibi

ne aşık kaldım kadınlarıma


ve işte

bir gece daha başardık sızmayı şarapta

bir gece daha uzattık yalnızlığını yaşamın

biraz daha kaldık bu boktan çelişkinin

ve gidip gelmenin tam ortasında

biraz daha sunabiliriz etimizi karıncalara

biraz daha sevebiliriz belki çiçekleri

ve akşamları


sevdiğim her kadında

cinayetler işledim geceleri

hem babamı öldürdüm

hem kadınlarımı acıyla