"Ceketimi satar yine seni böyle yetiştiririm."


Mandıra Filozofu serisi ve Yaşamak Güzel Şey ile sinemaya sağlam adımlar atan senarist-yönetmen Müfit Can Saçıntı, Babamın Ceketi filmi ile bir roman yazmıştır.


Filmde gözüme ilk olarak çarpan kısım karakterlerin seyirci ile bir bütün halinde verilmesidir. Her karakter kendi ailemizde görebileceğimiz insanlar gibi yazılmış. Toplumsal hafızamızı mizah ile temsil eden anneanne karakteri Ayşen Gruda, mükemmel oyunculuğu ile her sahnesinde yerinde kullanılmış. Kayınpeder rolündeki Erkan Can usta ise kızının bütünü ile mutlu olmasını isteyen sıradan bir baba olarak görülse de aslında hayatı çok iyi tanıyan, kendi ayağına çıkan dikenlerin kızının ayağına batmaması için çalışan bir babayı çok iyi canlandırmış. Filmin bana göre mihenk taşları anneanne ve kayınpeder olmuştur. Toplumu bu karakterler üzerinden çok iyi incelemiş olan Müfit Can Saçıntı; bu eserinde "çok şey" anlatmaya çalışmıyor. Zaten bu filmin buna ihtiyacı yok. Film bütünü ile toplumumuzu anlatıyor. Usta senaristin kalem ile neleri yapabileceğini gösterdiği çok az sahne var. Bunu bilerek yapmış olması ihtimal dahilinde. Çünkü önceki filmleri ve senaristliğini yaptığı dizilerde biraz daha didaktik mesajdan kaçınmayan usta, bu filmde didaktik mesajdan biraz uzak dursa da Hz. İbrahim ile Hz Yusuf ilişkisini bütünü ile filme yaymış. "Bir babanın çocuğu için yaptıkları kadar yapmadıkları da önemlidir." İşte bu sahne her şeyi bir projeksiyon gibi bizlere sunuyor. Baba karakteri, sınırlı bir karakter olarak gözükse de, toplum içindeki "pısırıklığı" sadece toplumu bilmesinden dolayı seyirciye öyle geçiyor. Düşünsenize, oğlunun askerde başına geçen olayı biz komedi halinde anlıyoruz. Bu bir dramdır, bunu dramatize etmeyen babadır. Çünkü babaya göre bu doğal bir olaydır.


Ferhat, bizim gençliğimizdir. Hayatta ne istediğini bilip bilmemesi seyirciyi o kadar ilgilendirmiyor. Çünkü Ferhat'ın sisteme dahil olma isteği sadece aşk içindir.

Kapitalizm - Aşk - Baba üçgeni o kadar güzel çizilmiş ki, Bir kere daha Müfit Can Saçıntı önünde ceketimizi iliklememiz gerekiyor.


Başucu kitaplarımız olur ya hani, işte bu film başucu filmi olarak insanlara hem çok şey hem de hiç bir şey vermiyor. Yani bu bir üstüne basa basa söylüyorum: bu film bana göre bir romandır. Müfit Can Saçıntı'nın bir sonraki romanını merak ile bekliyorum.