Yanıma yaklaştığında dizginsiz soluklarını duydum. İnce, kırık bir sesle:


"Badem ister misin?" diye sordu. Başımı sağa sola salladım. Hayal kırıklığıyla dolan gözleri yere düştü, soğuktan kurumuş ve beyazlamış ince dudakları büküldü. Esen Kasım soğuğu kumral saçlarını etrafta uçuştururken boynuna sarılmış ince, mor şalı ayaklarımın ucuna düştü. Eğilip aldım, yaklaştım ve boynuna doladım, açık göğsüne doğru yaydım. "Üşüteceksin, evine git," dedim. "Hayır," dedi, inat bir sesle. "İstemiyorum, gitmeyeceğim, gidersem biter." 


"Bitecek bir şey yok," diye konuştum. Titredi, üşüdüğünden değildi.


"Senin için her şeyin en baştan bir bitişi var, yeryüzündeki her şey kendini bir bitişe adamış halde, zaten yaşadığımız her anı hüzünle seyretmen de bu yüzdendi, biliyorum."


"Bana öyle bakma."


"Acımasız ve zalimsin. Sen dışında herkes mutlu sanıyorsun, bir tek sen acı eziyetindesin sanki, dünya sana düşman, yaşamaktan alamadığın hırsını kendinden ve etrafındaki insanlardan çıkarıyorsun. Huzursuz ve huysuzsun. Hiçbir şey ve kimse seni memnun edemiyor. Her an tehlikedesin, herkes ve her şey sana zarar verecek sanıyorsun. Nasılsın diye sorduğumda öfkeleniyorsun çünkü bilmek, bilinmek istemiyorsun çünkü bilindiğinde var olmak zorunda kalacaksın. Her şeyin farkındasın, bile isteye yapıyorsun, böyle biri olmaya alışmışsın, değişimi kendini kaybetmek sanıyorsun. Tanıyorsun, çok iyi biliyorsun kendini. Sevgiye yabancı, sevgide yabanisin. Seni tüm kalbiyle ve ruhuyla seven sevgiline karşı bile hayvan güdüsü kadar acımasız ve zalimsin."


Sigara yaktı, acele acele içmeye başladı. Kararmış gök gibi ağladı ağlayacaktı. Söylediği acı ve kuru sözler karşısında duyarsızdım. Beni tanıdığını sanıyordu oysa beni o ve kimse tanıyamazdı, ben bile zor tanıyordum kendimi, hâlâ zaman zaman bir yabancıydım kendimle.


"Benim bademe alerjim var," dedim. Şaşkın baktı yüzüme.


"Seni hiç tanıyamamışım çünkü ben sana yetemedim. Sevgim ve aşkım fazla geldi sana, taşıyamadın. Peki öyleyse, istediğin gibi olsun. Elveda."


Elindeki bademleri yere attı ve çiğneyerek, beni de ezer gibi, gitti. Hiçbir şey demedim. Kal, demedim. Gitme, demedim. İnkar etmedim, yalanlamadım. Gitti.