Ali İsmail Korkmaz'a


Duvarlara sinen zehirli sessizlik

Gecenin kör karanlığı

Vicdanı kör, ruhu zift karası

Sokak taşlarına dökülen koyu gölgeler

Beklemekteydi avını


Su bile çekilmiş sokaktan

Oysa susuz yaşayamaz fidan

Ayaktaydı, yere düştü

Sırtlanlar başına üşüştü

Kinle bilenmiş ellerin

Kınından çekilmiş nefretin

Soldurduğu incecik bir gülüştü


Göğün altı sallanır, koskoca evren

Yıkılır da iner yeryüzüne

Sığışıverir bir duvarın dibine

Uzaklarda bir yerlerde

Yıldırımlar düşer

Bir ana baba yüreğine


Uyandırmaya kıyamadığının

Uyanmasını ister bu kez

Uyan uzayan uykundan

Uyan oğul


Ve kalp yavaşlar usul usul

Hayat gibi zikzaklı giden çizgiler

Ölüm gibi düzleşir


Yüreği soğutmayan cezalar

İçimizi daha da yakar

Yansın zaten, sönmesin ateşi

Rüzgara direnen meşale gibi

Elden ele ulaşsın geleceğe


Fotoğraflarda o sonsuz gülümseyişi

Baharın çocuğu çiçeği koklar

Kırıldığı yerden yeşerir umutlar

Özgür bir dünyadır isteği

Mirasıdır hayalleri


Yaşını yaşımız yaptık kardeşim

Öylesine genç, öylesine aydınlık

Yüreğini yüreğimiz yaptık

Atıyor bak şimdi sonsuzca

Sesleri ulaşıyor ağaçlara