derin sular içinde kaybolmuş bir balık
pul pul olmuş kaypak vücudundan akıyor sular
nereye gittiği önemli değil
o gittiği her yere okyanusu taşıyor
kendine marifet sayıyor bu yükü taşımayı
dönüp cismine bakmadan,
üzerine köpürüp dökülen
dalgaları devirmek peşinde
DALGALAR VURDUKÇA DEVRİLEN YİNE KENDİSİ
en ıssız kayalara doğru atıyor kulaçlarını
her parçası bi yanda
didik didik edilmiş
kaypak,
üstelik pul pul dökülüyor.
derin sular içinde kaybolmuş bir balık
döne dolaşa aynı noktaya gelmenin hayretinde
onun aynası koca bir okyanus
büyürse okyanus da büyür korkusundan
her gün iğne ucu kadar su yutuyor.
diyor, bu dalgalar hepinizi kırarsa
kalmaz sizden bana hiçbir parça
OYSA BÜYÜDÜKÇE PARÇALANAN YİNE KENDİSİ
taşları söküp atan gövdesi
paramparça
kaypak,
üstelik buram buram kan kokuyor.
derin sular içinde kaybolmuş bir balık
yüze yüze kuyruğuna geliyor yaşamanın
yaşamak, gözlerini yakan bir damla su
kim derdi ki sudan tutuşacak gövdesi.
son defa kabaran nefesini tutuyor,
sanıyor tek soluğunda okyanus taşacak:
milim kıpırdamıyor yosun bağlamış sular
YAŞAMIN AZABINI SOLUDUKÇA TAŞAN YİNE KENDİSİ
dağılan bir şey oluyor pulları
her parçası başka bir balığın ağzında
darmadağın
kaypak,
ama asla eskisinden eksik değil.
üstelik tek parça vuruyor kıyıya.
balığın içinde güneş açıyor
bir dalga kıvrılıyor
mütebessim.