Ben ki haziran akşamlarında hep mutlu olurdum.

Gün batımının kızıllığı vururdu yüzüme

Ucu bucağı olmayan denizler görürdüm

Sahipsiz sözler duyardım hep, tutmaya niyet etmişlerdi.

Zamansızdı, sonu yoktu yalanların.

Denizler gibi...

Ben ki o yaz gecelerinde kurumaya yüz tutmuş bir balkon çiçeği.

Ne kadar sulansa da yıpranmıştı köklerim.

Ne ben eskisi gibiydim ne de içimdeki yaşama hevesi.

Oysa ta öteden göz kırpardı hayallerim, şehrin arkasına sığınan gecekondu evleri gibi…

Her bir yıkılış, kursak denizine bir heves demekti.

Kenar mahalleler bilirdi acınası hikâyeleri.

Ayakları acıya basan kadınları gördüm mü derdimi unuturdum.

Bal satan çocukların gülüşündeydi hayatın tadı.

Şimdi giz dolu bu kâinatta,

Kendimin kayboluşunu izliyorum, kendimden geçerken.

Sıra sıra mısralar düzüyorum,

Islak bir tuğla taşı gibi ağlıyordu satırlar,

Hislerimle arkadaş olurdu sözcükler, sona yaklaştıkça son kırıntılarım kalırdı içimde.

Yol boyu ilerlemiş de yorulmuşum sanki,

Yerimde saydığımı fark etmemişçesine, sahte gülücükler kondururdum yüzüme.

Akıbetimi bilmeden, öylesine yapayalnız ve mağrur...