bir aydınlanma çağı,

karanlık şehirler üzerine tezler yaradı.

bölük bölük çukurlar içinde kalpsiz,

inanç kaybı yaşamış yüksek devalüasyon,

damarlarında geçilmedik çağ kalmamış dışı çağın,

huzurdan kaçar kaçar karanlığa sürgün,

en perişan ona yakışan, hep bir tam kalış,

yarım yarım sözlerimiz tamtakır,

kalabalık içinde yalnız, yer kendini yalnız,

semalar değil yaldızlı, kalpli ve alacaklı,

arşa değmeyen sözler yaratan,

yerküreye mahkum ve dargın.

aydınlık patikalarda var olmuş,

karartmak için kendini, kalbi yok olmuş,

ölüm bahara koşarken yaradılış,

hiç bilmediğin şarkı.

içine eğilmeyen dışa vurumcu,

bunların hepsi de sanrı, tanrının gördüğü.

yaşam kabarcıkları dolu ciğerler,

nokta ki sabahlar olmuş mu diye sorulduğu,

başka dilde sise dalmaktır örgüsü,

bambaşka kelimeler türeten adamlar sokağı karanlık,

yasaklı aşk şarkıları çalıyor kafamda,

bir gün affedilir yarınsız adamların türküsü.

sizler, siz bu yarım ülkenin tam çocukları,

bilemezsiniz, bilinmeden ölmeyi,

hiç olup gitmeyi.

belki bir gün kemik kalır geriye,

ölmekten beter, yaşamaktan hallice.

dizelere vurdurulur acılar bir duvar dibinde,

kurşuna dizilirler hepsi birbirinden bağımsız.

soğuk bir şarkı bir yaz akşamında kulağında değilse,

içten içe ölmek o kadar uzak insana.

treni kaçırmak istemiyorsan bileklerin kesik olmalı.

biletin yanmasın diye öleceksin ilk.

bir gün kaybeder bilincini ve çıkarsın arşa,

işte o gün iyi tanıyacakları seni,

bambaşka şiir bu başkalaşmışların,

yarım kalmışların, önüne geçilemeyen kayıpların.

her dizede bir başkası yatar,

bir başka her biri, acır sol yanları.

uzadıkça uzatırız yarınları, kalbimiz bizim,

bizim kalbimiz yarım kalmış.

yarına ulaşamadık, bir sabah vakti ağlaştık durduk anamızla;

sorduk şöyle; her sabah başında, yarınlar hep acı mı getirir diye.



bu şiir güzel kardeşlerim yusuf ve devrim'e ithaf edilmiştir.