Her şey dalga hâlinde gelir. Dip noktası ve tepe noktası olan... Yükseldiği kadar büyük bir derinliğe inecektir. Dalgaların doğası böyledir. Açlık hissini düşünelim ortaya çıkmaya başlar ve sizi yavaş yavaş etkisi altına alır. En tepe noktasına gelişini anbean hissedersiniz. Sonrası bir şeyler yersiniz belki ya da beklersiniz o tepe noktasından bir kırılma yaşar ve yediyseniz eğer düşüşe geçer. Bekliyorsanız da bir başka tepe noktasına kadar biraz etkisi hafifler sonra yeniden gelip etki eder. Hayatımızın her yerinde vardır bu durum ancak bizler pek dikkat etmeyiz. Her türlü dalganın karşısında başınızı eğmekten bahsederken kastettiğim şudur: Dalgalar sizi eninde sonunda yener. Bu bir pes ediş değildir bu bir süreci hızlandırmadır. Açlık sizi eninde sonunda doygunluk hissine, doygunluk da açlık hissine taşıyacaktır. Ne kadar inatçı olduğunuza göre o kadar şiddetlenecek ne kadar uyumlu olduğunuza göre o kadar akış içinde olacaksınız. En iyisi bir tahta parçasına tutunup dev dalgalar sizi boğmak için gelse de her gelen dalga karşısında tahta parçasına başınızı gömüp sıkıca tutunup büyük dalganın geçip gitmesini beklemektir. En güvenli yol budur ve bu yol kişi karaya ulaştıracaktır. Peki öyleyse bu tahta parçası nedir ve ona nasıl sıkıca tutunup baş öne eğilir?