Kendini adamış bir yetim.

Sanki kimsenin hayatında yer bulamamış gibi. O gün parkta gördüğüm zinciri atmak üzere olmasına rağmen pedalları geri çevirmeye çalışan bir yetim gibi hissettim kendimi. Hepsi gitti hayatımdan. Beyaz bir ışığın altında, paslanmaya yüz tutmuş olan demir bir avizenin altında bunaltımı benden alan, ama beni o avizenin altına hapseden insansıları hayatımdan çıkardığımda işte böyle hissettim. Sanki zincirimin kopacağını bilerek geriye doğru pedal çeviriyordum. Ciddiye alınmıyordum. Kendimi incelemeye devam ettim aynada gördüğüm bu şey coğrafi bir haritaya benziyordu; siyah noktalar, oldukça solgun bir ten,çökük ve morarmış bir gözaltı ve en sonunda biçimsiz bir burun. Sonra vazgeçip balkonumdan iğrenç manzaraya baktım ve o yetimin gözleri aklıma geldi. Sonra içimden bir ses beni yatağıma doğru çekti, Fakatbu sadece basit,beş para etmez ve isyankâr bir anımsamaydı. Bir süre masamdaki bira bardağına baktım. Diğerlerinden pek farklı değildi. düz kesim sapsız diğerleri gibi normal bir bardak gibi duruyordu, ama değildi biri bu halimi görse bana deli derdi ama yinede bunu beni izleyen birine anlatamazdım.