Zaman geçmiyor artık

Dört duvar arasında sıkıştık kaldık

Elimden ne gelir sanki

Uçsuz bucaksız bir yolda, buradayız ebedi.

Elim kolum zincirli benim

Ben balığın önündeki kalamayan yemim

Kapalı kapılar ardında

Bir perdenin yansıyan gün ışığında

Yalnız ve bir başıma

İki büklüm bir odada

Bekliyorum bir ses uzaktan

Gelsin, geçsin yanımdan.

Ben... yalnız ve karanlık bu odada

Kendi kendime bir ders anlatmakta

Boş ve gereksiz bir münazarada

İne cine selam yollamakta.

Sabahın açan ışığı bir can veriyor sanki

Bu karmaşık odaya bir huzur gibi.

Ardından yanan lambalar birer sahte güzel

Işığın ardında hepsi birer şeytana bedel.

Kapıdan gelen bir ses işitir kulaklar

Onlar... kapıyı çalan Felek hırsızlar.

Ben yalnız ve bir başıma

bu karanlık ve aydınlık gri odada

Bir ayak sesini işitiyorum çok uzakta

Bana haber yolluyormuşçasına.

Aynadan yansıyan bir ışık

Haber getirdi bana kendimi.

Ben onda aradım asıl neslimi

Gördüm asıl sureti orada

Yakalandım işte oracıkta

Kendi kendime suç işlemişim bilemedim

Aynalar, benim kendimmiş öğrenemedim.

Şimdi bir hapishanede

Parmaklıklar ardında bir nezarette

Aynaların suç mahalinde

Bekliyorum kendimi beklercesine.

Asıl suçluyu gören gözlerim

İnkar etti kendimi kalbim ve hislerim

O an anladım benmişim meğer kendime zarar

Suçlu olan ve dünyaya zarar.

Aynalar birer zindan gibi sanki

Beni bana gösterdi asıl suçlu gibi.

İşte şimdi kasvetli zindanda

Yalnız ve bir başıma

Bekliyorum ümitsiz ve kararsızca

Karanlık ve aydınlık gri bir odada