İhtiyacım olan birinin pusulası.
Kim gösterir bana kendim olmayı? Neyi doğru neyi yanlış yaptığımı...
Oturduğum sandalyenin hangi ayağının kısa olduğunu kim söyler?
Bu sallantının altına bir parça kağıt sıkıştırmalı.
Kafamdakileri bir ayna gibi yansıtıyorum insanlara. Kahramanı olmayan ve hiçbir sonuca varmayacak
hikayeler bütünü gibiyim.
Çoğu zaman sadece yürüme hali benimki. Düşünmeden, hissetmeden ki hatta inanmadan hiç.
Yol akıştır, yol yürümenin en keyifli yanıdır.
Yolculuğumun yarım kalması kimi incitebilir ?
Benim kime ne denli zararım dokunabilir?
Öyleyse beni tehlikeli kılan, sayıkladığım ismin mi? Senin veya ötekinin, bir sonrakinin, bir öncekinin, gelecek olanın yada çoktan gitmiş bildiğim.
Yanlış olan bu , bu arayış hali.
Bulmaktan korkarken aramanın çaresizliği.
*Yorulduk, oturalım.
Rüzgar bizden yana esiyor. Biraz ferahlayalım.
*Yorulduk, uzlaşalım.
Anlaşılmazlığın yükü çökertiyor omuzlarımı. Çekiliyorum asfaltın dibine.
*Sigarayı bıraktım, ağlama.
Hatırlamıyorum en son ne zaman dışıma ağladım.
*İçim soğumuyor, korkma benden.
*Yorulduk, uzaklaşalım.
Bir pusula iki kişiye yön göstermiyor.
*Ben gelmeyeceğim, sen git.
Salınasım var biraz.
Salına salına karışacağım insanlar arasına.
*Evine git, kapını kapa.
Herkes çok öfkeli, ben anahtarımı kaybettim.
*Yoruldum, aramayacağım.
Falanca sokağın kızıyım, yanıldım.
Beni tehlikeli kılan tek şey odamın boydan aynasından gülümsüyor.
Gecem aydınlanacak , ben gelmeyeceğim.
*Sen git.