Soluduğum hava ayaklarına külçelerce ruh zayiatı düğümlemiş. Hepsi oyunun başında saçlarında taçlar eteklerinde kullarla çıkmıştı sahneme. Öyle ki göz alıcı ışıkları daimi, yerleri ebedi gibiydi. Kollarım, bencil değildir benim. Sarılışı sahip olmak için değil onlara teslim olmak içindi. Yaşamın ağzı keskin, zehirli. Boğumu zamansız gevşetir, sızıntı sana karışmaz senden kaçar gibidir. Önce madde uzaklaşır ellerinin arasından, yokluğunu anlamlandıramadan oyuna ihtişamıyla girenlerin senin zihnindeki tahtları da yıkılır. Kafamda molozlarla... çöplerle yaşamak istemiyorum.
Başlık yok
Yayınlandı
Volkan
2024-07-21T19:31:08+03:00Sözün ağırlığını bırakıp kaçmışsın
Büşra
2024-07-21T19:16:48+03:00Bende yazıdaki molozlara bir gönderme yaptığını sanmıştım jdjd... Elbette nesnenin ya da bireyin (içimizde neyin boşluk yarattığına göre değişir) bizim için ne anlam ifade ettiği ve duruma göre yoksunluğunun omuzlara bıraktığı ağırlığı da söz konusu maddeye oranla daha fazla. Bazen üç kiloluk bir kedinin ölümü 83 kiloluk bir beyin silinip gitmesinden daha acı verici olabilir. Dedim ve kaçtım...
Volkan
2024-07-21T18:05:15+03:00Olur öyle çok da takılmamak lazım
Büşra
2024-07-21T18:03:59+03:00Vah!
Volkan
2024-07-21T17:45:12+03:00Hfhdjdjc mana yazacaktım mala olmuş
Büşra
2024-07-21T13:47:28+03:00Ellerim dururken hiçbir zaman bir "mala"ya ihtiyaç duymadım.
Volkan
2024-07-21T11:56:50+03:00Madde mi ağır mala mı!