Soluduğum hava ayaklarına külçelerce ruh zayiatı düğümlemiş. Hepsi oyunun başında saçlarında taçlar eteklerinde kullarla çıkmıştı sahneme. Öyle ki göz alıcı ışıkları daimi, yerleri ebedi gibiydi. Kollarım, bencil değildir benim. Sarılışı sahip olmak için değil onlara teslim olmak içindi. Yaşamın ağzı keskin, zehirli. Boğumu zamansız gevşetir, sızıntı sana karışmaz senden kaçar gibidir. Önce madde uzaklaşır ellerinin arasından, yokluğunu anlamlandıramadan oyuna ihtişamıyla girenlerin senin zihnindeki tahtları da yıkılır. Kafamda molozlarla... çöplerle yaşamak istemiyorum.