bana dair ne var bu odada 

taşıyor mu beni bu kurtlanmış tahta masa

beni bana göstermekten başka ne işe yarıyor yarı açık pencerem

ve neden ölü sarmaşıklar gibi kokuyor ellerim


bedenim zarif bir mengenede 

iki çene arasındaki çekime karşı koymuyorum

zihnim kediler kadar akışkan

ne ele geliyor ne dişe söylediklerim


sahibi kimi zaman ruhumu özgür kılıyor 

kimi zaman da kör kilitli zincirlerle göğsüne takıyor

teslimiyetim keyfi değil 

kurtuluşumla ise henüz tanışmadım 


bana dair ne var bu odada

gizliyor mu beni bu kırmızı karanlık

beni benden korumaya yetiyor mu bu duvarlar

ve neden terk ediyor beni tüm çiçeklerim