adam
sakatlığına rağmen benden hızlı yürüyen
kaybediyorum
adımlarım sıklaşıyor yarıştaymışçasına
yetişesim gelmiyor özünde
yalancı biri miyim bayım
kaldırım kenarlarından
vardığımız sokakları
sarı çizgilerde denge sağlamanın gerilimini
ya da
çocuklarla sohbet etmeyi
güzeldir biliyorsunuz
bulutlara hikayeler düzmek
bir sakız kadar büyüyen tatlılık
sokak taşlarına yapışmış değil henüz
evler var
tahta kenarlarına dikkat kesiliyorum
izini yakalayabilmek için bir ailenin
düz yolda düşüyorum bayım
çocuklara çarpmamak için küçülüyorum
kediye yol veriyorum bazenleri
kuşları ürkütünce pişmanlık doluyorum
korkuyorum düdüklüden daha sessiz çığlıklardan
inan
senin sevdiğini sarf ettiğin kelimelerden
daha çok korkuyorum
ve bayım
kokladığın çiçeklerden sakınıyorum
eve gelirken aldığın ekmeklerin
yıllarca kırıntılarını sakladım
çünkü ekmek kutsaldır derdi annem
ben aşka yoruyordum
böceklerden korkuyorum bayım
yuvası ve ailesi olduğunda dahi
evet
ve imreniyorum bayım
yuvası olan böceğe
cadde kalabalık
şeritler beyaz ve sık
insanlar akın ediyor
çarpışarak, ezilerek, yiterek
elimi tutmuştunuz bayım
onca kalabalık arasından
sıyırmıştınız beni
büsbütün
artık
araba çarpacak gibi olunca
utanıyorum
düz yolda yalpalayınca
utanıyorum
çiçeklere değerse gözüm
utanıyorum
ekmek kırıntılarını sirkeliyorum
bahçelere
yeni tohumlar filizleniyor
suluyorum boyuna
suluyorum
ki yeşersin bittiği yerden hayat
beyaz elbisem büyük geliyor
bir demlik çaya yetemiyorum
koca ev bunalıyor benden
napayım söyleyin bayım
nasıl şen seslerle doldurayım duvarları
kapı zili çalmaz
basmayınız
paspas temiz
o çamurlu ayakkapları çekiniz
bana hayranlık duymanızı istiyorum
için için
sandelyeden sarkan saçlarıma
ekşi ayrandan büzülen dudağıma
koltukta başıboş yatan vücuduma
bakınca
altı çizili dizelerdeki şiirleri hatırla istiyorum
gündoğumu anımsatsın beni
hatta
bir evde unutulan eşyalar dahi
ama siz bayım
aşkı şiirlerden öğrenmişsiniz
derslere uğramayan bir öğrencisiniz
sorguda hevesliyim diyen
kaçmak için an kovalayan
yine de bayım
simidimi bölüşürdüm sizinle
en büyük parçayı zevkle verirdim
ve yatağımı paylaşırdım
beni sevmenize izin bile verirdim
ki sevmek
rutubetli odalar kadar canımı sıkar
yaşamak sorumluluğunu
üstlenmek isterdim sizinle
akşam güneşi arkamızda
yürümek
adımlarımız eşit gitmiyor
demek ki sevmiyorsunuz
beni bayım
kavşakları geçiyorum
çöllerin hayalini kuruyorum çoğu zaman
sizin bir fersah yakınınızı
ateş sanıyorum
ki yanmamak için kaçtım
biliyorum
ormanlar yanmadığında güzeldir
sular yetiştirilmek için harcanmadığında
inanmamak için
inanma
inan bana
Güz
2024-07-24T15:03:50+03:00https://open.spotify.com/track/7e6oSE7Q3Gk6aupJqQCuwY?si=wW4lD0xRThqImi7q4L4QPQ