adını mutlaka bir yerde unuttular senin
trenlerin yeni yuvarlak bir kelimeye benzediği
atların hiç mi hiç şiirsel doğmadığı bir zamanda
azcık uydurdum kitaplar sallardı ipsala'dan
göğü tuzladığı yedi günün birinde
balıkları yaratırken kaydırma yapan tanrı
ayakkabılarında kanserli bir yalnızlık ve yaşlılar
gömlek ceplerinde sevdiği insanların ismini taşımalı
çok beyaz bir sultanlık bu çok güvercin hücreli
biraz deneyli fare önlüklerini ben kemirdim
benim önlüklerim gömleksiz: yazmayı bilmiyorum
yazmayı bilene hangi puta taptığımı söylerim
kirasını ödeyemediği için kovdum uykumu gözümden
adını hiç mi hiç bir yerde unuttum
/elektrikli demiryolunda dolaşmak
yere sarkan tellere dokunmak
vagon üzerine çıkmak
istiyorum şehsuvar abim sana öyle diyor
abim sana öyle diyor
gözbebeklerimde yirmi bin atlı
yirmi bin dağını taşıyan ortadoğunun
hepsinin adı şehsuvar oluyor
gözbebeklerimde yirmi bin atlı bir vakit
hangi pencereye baksa hep duvar hep duvar
duramazsın
çünkü
benim ölmekten de büyük bir korkum var/
Said Bahçeci
2022-02-10T23:22:20+03:00çok teşekkür ederim güzel yorumlarınız için.
Rana Sezgin
2022-02-09T23:20:03+03:00Güzel şiirdi. Kaleminize sağlık.👏