Gece inmiş şehre

Tüm herkesler toplandı bir çukura!

Bir yağmur yağıyor insan denilen mahlukatlar üzerine.

Birbirlerinden kaçtıkça yine birbirlerine rastlayan insanlar!

Yağmur damlaları tenlerini bir ateş gibi yakıyor,

Temizlenmenin acısı dedim içimden!

Kül olmadan var olmaz insan.

Evvela izledim insan kalabalıklarını,

Sonra ağladım halime, haline, halimize!

Neden böyleydik biz neden!

Bir kuşatma halindeydik birbirimize.

Bir savaş meydanı mıydı yoksa bu çukur

Sağ kalanlar tek kalana kadar yok mu etmeliydiler?

Kuralı düzeni bu muydu sahiden bu çukurun?

Şayet bu ise dedi bir ses hayır dedim bu değil!

Bu kadar güzelliği kendimize cenk meydanı diye biz öğrettik

Oysa değildi hakikat bu. Bizdik hakikatin özü

Güzeldik, özeldik ve biricik olandaydık.

Kaçmaktan vazgeçtiler birbirlerinden.

Sanırım artık her şey kül olmuştu.

Var olmak için bir şey eksikti: sevgi.

Yeşerdi tüm dallar yağmurun damlalarıyla.

Kaçarak değil yaslanarak yaşamayı öğrendiler.

Gece şehri aydınlığa bıraktı.

Çukur büyüdü, büyüdü aslında hep büyüktü!

Kalplerin küçüklüğünden görünmüyordu büyüklük

Artık savaş yoktu, yarenlik vardı.

Bu diyar sana da bana da hep yar.