Duyuyor musun beni? Evet, evet şaşırma. Sana soruyorum! Duyuyor musun beni? Şu an neden olduğunu bilmediğim, içimde oluşan huzursuzluk hissinin çığlıkları beynimi esir almış ve vücudumun bütün hücrelerinden dışarıya akıyor. Duyuyor musun bu sesi? Ne yapacağımı bilmiyorum, nereye sataşacağım bilmiyorum, hangi kitabı nasıl okuyacağım bilmiyorum. Acaba kaç adım atsam bilmiyorum, hangi dağa doğru haykırsam bilmiyorum, kaç kere uykuya dalsam gider bilmiyorum. Kanat takıp uçsam mı ki bilmiyorum, hangi sahile kum tanesi olsam bilmiyorum, hangi mitolojik tanrının asası olsam bilmiyorum. Bilmiyorum Bay Henry. Duyuyor musun beni? Evet, evet şaşırma sana soruyorum. Bu içimdeki bilinmezliğin tatlı esintisini duyuyor musun? Evet, Bay Henry lütfen söyleyin, acaba ben kendimi mi kandırmaya çalışıyorum? Aslında biliyorum bu çaresizce yalvarmanın nedenini. Çok safım biliyorum, insanlara çabuk güveniyorum kabul biliyorum, birini sürekli bekliyorum biliyorum. Camımın önüme her kuş konduğunda o geliyor aklıma biliyorum, her bir fotoğrafına baktığımda rastgele bir müzik intihar ediyor, biliyorum.

Şimdi beni daha iyi duyuyor musunuz Bay Henry? Beni daha iyi anlıyor musunuz, bana hak veriyor musunuz?

Sahi bendeki kafa Bay Henry, özür dilerim. Kafesin içinde kanat çırpan bir kuştan çok şey bekledim, özür dilerim...