I.


Önlük düğmeleri ve babalar

tarafından koparılmış çocuklar

Yanaklarda utanç, kaldırımlar,

kusmaklar ve çekmeceler ve

ılık sıvıda tuz

tuzda utanç

hatta

bir duvar yazısı belki


-Bazı anlara ihtilal gereklidir-




II.


Büyümek yalnızca bir sırken,

sırlar zeval vermezken tene

Gerçek televizyon seyriydi yalnız,

kimsenin terörist diploması yoktu yani

Kalın kitaplar yakılırdı okunmaktan çok

Abla romanlarında seksli cümlelere denk gelinirdi, ne ayıp

Eşofmanlar paçalardan süzerdi çamurlara

Pantolonlar kendini yenilerdi sürekli

-Herkesten daha gariban birileri her zaman bulunurdu çünkü-

Bir şey oldu, bir an,

yok çoğaldı ya da var eksildi


Ah diyebildik, ah


Sonları başından bilseydik, ah

Değil mi?

Tükeneni görebilseydik aynadan, ah

Ne mümkün

Haydi

Na koyalım her şeyin başına




III.


Bir yerde susmuştum, kısa değil uzun:

Okşanırsan başka biri olamazsın

Üzümler kanıtıdır ayakların

Ve şarap bittabi

Söz meclisin alnında, hangisi bilmem




IV.


Bu şiirde hiç çekmece denmedi

Çekmece demediysem öyle kapalı değil

Kaç tahta sesi çıktı o tozlu suratlardan

Kaç kiri akladı kaç bozuk musluk


Bir telin koparken çıkardığı yankı

demiş olsaydım

Ki bitmek görecedir kulağa göre

Tamam, bunu da söylemeyelim ki

Taşraların hikayesini şehirliler anlatabilir

Ama bu biraz yarım anlamaktır bir şeyleri




V.


Yırtık çorapların konuşabildiği iklimlerde

Ruganlar zalimlerdendir

Ve bilinmelidir:

Elde silah değil, kalemse şayet

Çamurlu sokaklara ayna

Denmez


-Hiçbir sokak ayna değildir-




VI.


Kimlerin haini daha iyi olur

Çocuklar bize gösterecek