Korku: İçinde saklandığım yıkık bir ev, belki de mavilerle kaplı bir dünya, bir köşede sessizce büyüyen çiçek (gündüzsefası), bir daha getiremeyeceğim biri, en büyük korku kaybetmek.


Kaybetmek: Canın en çok yanan kısmı, soğuk bir odanın içinde daha önce hiç tatmadığın soğukluğa dokunmak ve bir daha ısınamamak, hayallerde yaşamak.


Yaşamak: Farklı yaşantılar arasında nokta gibi kalmak, milyonlarca kelimenin arasında sıkışıp dairenin içinden çıkamamak, kalabalık caddelerde var olmaya çalışmak, bir ağacın kuruyan dalı gibi beklemek...


Beklemek: Nefesinin kesilmesi, kimi beklediğini bilmeden beklemek, bedenin insan ruhuna ağır gelmesi, bir kuşun gökyüzünden yeryüzüne inememesi. Zamanın bir yerinde esir kalmak...


Zaman: Buğday taneleri gibi hızla akıp giden bir gemi, kolundan başlayıp saçlarına çıkana kadar kar beyazı olan bir mevsim, guguklu saatin içinden fırlayan ve aynı hızla seni tüketen bir kuş, akreple yelkovan arasında özgürce dans etmek.


Özgürlük: Okyanusun dibinden çıkamayacağını anladığın o an, ayın çivili kalması gökyüzüne, ruhun bedene hapsedilmesi, rüzgarın diyarları dolaşması, insanın insanla olan kavgası...