Nefret ediyorum. Taparcasına seviyorum. Duygularımın farkındayım, kafa karışıklığı yaşamıyorum. Hem en sevgili dostum, hem ölümcül düşmanım oluyorsun, biliyorum görmek istediğinde görebilecek olansın. Yine biliyorum istemediğinde en kör olansın. Ruhlarımız birbiriyle iç içe geçmiş, birbirine kök salmış, ayrılamayacak kadar karışmışız birbirimize. Dudaklarında ıstırabı, bakışlarında acıyı görüyorum sadece. Birbirimizi bu kadar mı tükettik? Cevabını bilerek soruyorum kendime. Bana umutlu olduğumu söylüyorsun. Oysa yaşanmayanların başka bir hayatta yaşanabileceğine sen inanıyorsun. Belki bununla avutuyorsun kendini, bu senin kaçışın, bırakışın oluyor. Oysa buradan başka bir yer olmadığı bilsen, yaşanmayanların bir daha asla yaşanamayacağını bilsen, tepkilerin yine de aynı olur muydu? Hayatın değerini bu varoluşta bulamaz mıydık? Artık bu sorular yetim kaldı. Verilecek bir cevapları, dahası artık bir önemleri yok. Bazı ölüler mezarından hiç çıkmamalı.