penceremin aralığının, perdemin geçirgenliğinin verdiği yetkiyle

üşengeç çıplak ayak parmaklarıma vuran güneşin tüm vücuduma tesiri,

ne var ki ayağa kalkmadan gözlerim gördüğüyle beni yetindirdi

çatılarda eriyen kar kütlelerinin parça parça yere dökülüşü gözümün önünde.


nereye dökülüyor bu bebek saflığı?

çamurlu insanların ayağının altında ezilmeye.


oturduğum yerden nasıl böyle bir yorum yapabilirim, kızıyorum kendime,


ne bu kararsızlık.

şimdi de hak verdim kendime, çok şahit olmuştum tertemiz kalplerin eriyip ayaklar altına düştüğüne.


yok burda haksızlık, orada asıl haksızlık.