Ben bu hayatı yaşamayı beceremiyorum.
Ayağıma takılan en ufak sorunda düşüyor; bir daha asla kalkmak istemiyorum.
Ellerim küçük benim! Hayata sıkı sıkı tutunamıyorum.
Kavgaları sevmiyorum.
Gürültü, kargaşa, koşturmaca beni boğuyor, nefes alamıyorum.
"Hayat düzeni" denilen kavramın getirileri ve gerekçelerinin hiçbirinden haz etmiyorum.
Bazen düşünüyorum "Ben mi fazlayım bu hayata, yoksa eksikler mi var benim yaşamımda?" Çünkü sığamıyorum.
Kendimi, içime sine sine ait hissetmiyorum hiçbir yere.
Eksik kalıyor her şey.
Olmadılar-oldulardan hep daha fazla benim hayatımda.
Dedim ya, ya ben fazlayım yaşama ya da eksiklik var benim hayatımda.
Yaşarken insan hep bir şeyler başarma telaşında.
Sanki bir yarıştaymışcasına.
Birinciler, ikinciler, üçüncüler yok belki ama başarılar var mesela.
Onlar hayatı tam olanlar, dolu dolu yaşayanlar.
İmrenilen insanlar işte.
Ben onlardan değilim! Olamam da...
Hayat denilen koşuşturmacaya ayak uyduramamış, diğer insanlar acele ederken yola sakince devam eden kişiyim ben.
Onların varmak için uğraştıkları hedefler, adresler var.
Benim ise yol haritam bile yok.
Sağa mı gitmeliyim yoksa sola mı? Belki de düz devam etmeliyim.
Gerçi ne fark eder. Gittiğim yere ait hissedecek miyim? Hç sanmam...
Sonuç olarak ben, nereye gidersem gideyim, vardığım yeri hiç sevmeyeceğim.