Mahallenin küçük ve tek ayakkabı boyacısı Bedirhan her zamanki köşesinde açmıştı tezgahını. Mahallede boyacı Bedirhan'ı tanımayan yoktur, Bedirhan'ın boyamadığı ayakkabı da. Bedirhan sessiz sakin, efendi bir çocuktu. Mahalledekiler çocuklarına Bedirhan'ı örnek gösterirdi, bu nedenle çocuklar Bedirhan'ı pek sevmezdi. Bedirhan ise buna üzülür ve arkadaşı olmadan mahallede gezinip dururdu. Fakat Bedirhan'ın boyamadığı bir ayakkabı vardı, o da çok sevdiği kızın ayakkabısıydı. Bedirhan bunu gururuna yediremiyordu, Seher bunu bildiği için Bedirhan'ı her görüşünde ayakkabısını boyatmaya çalışıyordu fakat bunu ne yapsa da başaramıyordu. Seher her seferinde Bedirhan'a yalvarırdı, ne olursun ayakkabılarımı boya, diye ama Bedirhan kabul etmezdi. Seher'in gözlerinin içine bakarak gülümserdi. Seher Bedirhan'ın gülüşüne dayanamaz ve öfkesinden delirirdi. Ben sana yalvarırken nasıl bana gülersin diye bağırırdı Seher her seferinde, Bedirhan sadece gülümser ve olmaz derdi. Bedirhan Seher'in kızmasına hayran hayran bakar ve bundan zevk alır, Seher'in o masum yüzü kızarınca Bedirhan Seher'i bir başka severdi. Bedirhan Seher'e seslenir, gülüşünü sevdiğim kadar sinirini de sevdim be Seher, diye bağırırdı Seher'in arkasından.