gözümü kapıdaki, adını bilmediğim merceğe dayadım. bi yandan da merdivenlerden gelen ayak seslerini ve kapı önünde konuşma sesi boğukluğunu duymaya çalışıyordum. hayat ne zor diye düşündüm. üst kattaki komşuma pizza getiren adamı ve üzerindeki terli tişörtü öldürmeyi düşünüyordum. mutfaktan aldığım bıçağı elimde tutuyor, elimin gitgide daha da terlemesini sağlıyordum. müdür kapısında bekleyen öğrenci, patron kapısından girmek istemeyen çalışan tedirginliği girdi ayaklarıma. apartman otomatı söndükçe sinirleniyor, tekrar yandığında ise içimi kaplayan sabırsız heyecanı sol bacağımı sallayarak vücudumdan çıkarmaya çalışıyordum. zordu hayat benim için. adam inmek bilmedi. ayakta durmaktan yorulmuştum. hayır sıkılmıştım. ne konuşuyorlar diye düşünmekteydim ki banyonun kapısı çarptı. gözüm çıkarcasına bastırdım merceğe. hayır, hala boğuk sesler ve yanan bir otomattan başka bi şey yoktu. telefonum çaldı. açmak istedim, yerimden kımıldamak istemedim. iki şeyi aynı anda istedim ve ikisini aynı anda istemedim. istemekle olmaz derdi babam. telefonum çalıyordu. merdivenden ayak sesleri duyuldu. kapıyı azıcık aralamak için kulbunu aşağı doğru bastırdım. telefonum çalıyordu. adam aşağı inmekteydi. telefon çalıyordu. adamın ayaklarını gördüm merdivende. telefon çalıyordu. kapıyı iyice araladım. gözümü bastırdım merceğe. telefon çalıyordu. adamı tamamen görüyordum artık. bıçağı belimin hizasına getirdim. tam beline sokmak istiyordum. eti kesilirken çıkardığı sesi duymak istiyordum. omurgasındaki kıkırdak doku zedelenirken çektiği acı bana çok büyük zevk verecekti. telefon çalıyordu. adam kapının tam önüne geldi. bıçağı iyice sıktım. kapıyı çokça açtım. adam kapının önünden geçmek üzereydi. telefon sustu. sustu. hiçbir gerekçe yokken siktiğimin telefonu sustu. tüm dikkatimi kaybettim. konsantrasyonum bi anda yok oldu. olduğum yere çöktüm. kapı, bedenimin ağırlığıyla kapandı. bıçağın yansımasından kendime baktım. bıçaktan ayna. “bu ne lan" dedim. “bu ne kötü bi şans" dedim. telefonu kapatan kimse küfrettim. zavallı açlığım geldi aklıma. çok üzüldüm. bıçaktan kendime baktım. “şu ne sivilce mi acaba? niye sustu ki şimdi telefon? kimdi acaba?"