kimsesizliğe ziyarete gittik.
gerçeği, bakır tabaklarda ikram ettiler bize,
açlıktan ölüyorduk lakin tadına bile bakmadık.
bir salkım ağacının altında 3 ayrı ahşap masa kuruldu bizler için,
altından bozma kadehlere şarap doldurdular.
yola çıkacaktık, içemedik.
sinirle baktılar suratlarımıza.
"Affedin!" dedik,
"Biz bu zamana kadar hep ev sahibiydik, konuk olmayı beceremedik."
kovsalardı giderdik.
biri çatal uzattı yiyelim diye,
kılıcını çekti boynumuza doğru
biri bize güvensin istedik,
çünkü onları biz seçtik.
o ağacı zamanında biz buraya diktik,
şarabı kendimizle biz getirdik.
fakat şarabı içtik,
gerçeği tattık, zehirlendik.
toprağa karıştık.
ağacımızı büyüttük.
birilerini beklettik ve hiçbir yere gidemedik.