Perdenin hafif hafif dalgalanıp yüzüme değmesiyle uyandım. Dışarıda mis kokan bir bahar, evimde kış battaniyeleri... Kurtulamıyorum soğuk olmaktan. Kurtulamıyorum dişlerimin takırdayışından. Kendimi doğanın kucağına atamıyorum. Belirsizlik denen çok dişli canavar içimi kemiriyor durmadan. Ne zaman kavuşacağım yazıma? Bilmiyorum. Rüyam bir deniz kenarında ayaklarımı gömdüğüm kum gibiydi, rüyam sıcacıktı. Size biraz rüyamdan bahsedeyim o halde. Rüyamda soğuk bir otogarın bekleme salonlarından birinde kalbimi yakan heyecanla bekliyordum. Beklediğim şey beni on saat uzağa götürecek, dışı kırmızı beyaz olan o otobüstü. Sonunda geldi. Valizim yoktu, sırt çantamla birlikte binip oturduk. Elimi ayağımı koyacak yer bulamıyordum. Karanlıktı ama benim zihnimde stadyum ışıkları yanıyordu. Sabahı düşünüyordum, kavuşma anını. Bilerek gece yolculuğu yapmayı tercih etmiştim. Uyursam yol çabuk biterdi. Hiç uyuyamadım. Gece boyu sabahı düşündüm. Hava aydınlandı, ben hâlâ sabahı düşünüyordum. Varacağım yere bir saat kaldığında toparlanmaya başladım. Sonra da dakika saymaya... Tik tak, tik tak... Zamanın ellerinden tutabilseydim onu yine de hızlandırmazdım biliyorum. Yaşadığım heyecanın böylesinin güzel olduğunun farkındaydım. Sonunda varış noktası. Herkesin otobüsten inmesini bekledim. Saniyeleri sayan ben değilmişim gibi yavaş hareketlerle en son ben indim basamaklardan. Heyecandan kayıp düşebileceğimi bile düşünmüştüm gece, o yüzden her adımım yeni yürümeye başlayan bir bebeğin adımı gibiydi. Karşımda onu gördüğümde ne hissettiğimi inanın hatırlamıyorum. Rüyada da olsa çok iyi şeyler hissettiğimi söyleyebilirim sadece. Boynuna sarıldım, gözlerimden akan yaşlar omuzlarını ıslattı. Hıçkırarak sevindim dakikalarca. Yüzünü ellerimin arasına alıp öptüm, kokladım. Ellerini tuttum sonra. El ele çıktık terminalden. Yürüdüğümüz her yolu içime çizdim unutmamak için. Sağda solda tek tük ağaçlar vardı, çiçeksiz. Benim içimde çiçekler açmıştı ya, varsın onlar çiçeksiz olsun. Sonra uyandım işte. İçime bakıyorum, içimde belirsizlik taşları. Rüyamda gördüğüm şeylerin aynısını yaşamak istemeye hakkım var mı, bilmiyorum. Ama bari bir kez görseydim.