Bu bir geç kalış hikayesi olabilir-"di". Oysa zaman her şeyi bir arada tutan olmalıdır. İç sesinin; derin bir kaygı ve ihtimaller ihtilali arasında, nasıl da uzanıverdi ve elleri kelepçelenmeden uzandı bana hala bilmiyorum.

Her koridorun başında duran sanrılar, yargılar ve yanılgılar ayakları yere gayet sağlam basa basa kol gezerken, ben nasıl akabildim ve sana öylece sığındım bilmiyorum...

Bu ne bir var oluş ne de yok oluş hikayesi...

Arafta kalan tüm hücrelerime ithafen yazıyorum.

Hangimiz, nereye, kime ve ne kadar süre geç kaldık ya da her şeyi erken tükettik birikmeden anları anlamıyoruz belli ki...

Ama şu "an" var ya... İşte en çok kendini kapatması gereken ve gerektiğinde dönüp gerektiğinde hızla erimesini öğrenmelidir. İşte o anlardan birinde, renk ahenk ve biraz da sakinlik bir arada teslim aldılar beni... Koşarken yorulduğum kendimi kaybetmemek için ellerimi sıkıca tuttuğum ve aslında sakladığım dediğim kendimi...

Nasıl da kaldırım kenarında sizmiş, sarhoşluğunu görebilecek kadar gerçek. Her şeyden bu kadar uzak sanarken bu kadar yakın bıraktın beni... Çırılçıplak hissetmenin etkisiyle saatlerce titredim.

Bu hikayeye dair hiç bir bilgim yoktu. Yolculuk belli ki yine telaşlı, sonu belli olmayan ve ağır ağır ilerletecekti.

Bu halen geç kalış hikayesi olabilir. Sen ve Benim için yazılan cümleler bitmiş ve noktası konmuş olacaktır.

İşte o zaman kim hangi yolda ve kaldı...

Bakarız....