Benim burada ne işim var?

Bu olur olmadık zamanlarda sela okunan yerlerde…

Bu ağacın herbir yaprağını zihnimde kımıldatmaktan

Şu daracık pencereden sevdiğim renkleri göreceğim diye parmak uçlarıma basmaktan

Şikayet edipte şirke bulamayacağım.

Bu ışık hüzmesi nasıl bir bıçaktır Rabb'im!

Nasıl hem göğü hem de beni delip arkama saklanır.

Dar sokaklar da nasıl enine ağardım bilmiyorum.

Ben bu çorak Toprakları hangi gözlerle suladım?

Ne yaşlıyım ne bahçıvan.

Bir sokak köpeğinin karnından medet uman bir hıncım.

Nefes alıyor.

Ölüyorum.

Olsun Allah'ım!

Ölümden korkup da şirke bulanmayacağım.

(Bu elin çinlisi ne demeye bulmuşlar bunu.

Ben bir resim gibi görmek zorunda mıyım?)

Bu unuttukça çoğalttığımı hangi hayvana yem diye yutturmalıyım?

Kim geviş getirir ki buna.

Kafa attığım duvarlar aşkına,

Artık dört olmaktan çıkın!

Ağrıdan şikayet ederek şirke bulanmayacağım

Ben kaktüsü öldürdüm.

Güneşe ve suya rağmen.

Benim bu oda da ne işim var?

Kendimi var görüpte şirke bulanmayacağım

Üstelik yokluk zaman da.