O kadar düşündüm ki saatleri

Henüz kurulmamış bir kahvaltı sofrasıyım

Üzerine sabah çiyi düşmüş bir bank

Nasıl savuşturursa yaklaşanı

O denli istemiyor sabah acelemi


Ben Fransa'yı düşünüyorum, garsonları

ve koca bir şehri aklıma sığdırmayı

hiç gitmediğimi görmediğimi

düşlemek kadar sersem olmayı


Yaşamak yalnız bir gezegen

Uyduları meseller ve aforizma

Fır döner etrafında

Masada kahve ve kruvasan

Ekinlerine dönüşür bilmeler bahçesinin

Söz önündeki incir yaprağını soyunur


Ben hala kahvaltı sofrasıyım...


O bahçenin kapı gıcırtısı

İçteki deliyi zıplatır

Kuş sesleriyle uyanıp dans ederken

bir anda durur sonra esner

Ve sabah güneşindense

Ekran parlaklığı vuran yüzlerimize

bakıp

          usulca

                        iç çeker.


Masada yalnızca kahve...


Ben Fransa'yı düşünüyorum.


Yağmur damlası düşer

Sarı bir otun gövdesinden kayarak

Buram buram doldurur göğsünü

Bu delinin.

Merak eder

Acaba iyilik yahut kötülük

Bu bahçe için

Uygun bir elbise mi?


Ben saatleri düşlüyorum.


Bırakır her şeyi

Ve suyu koklar

Bir anlık da olsa unutur ölümü

Yenilenen günden

Ve ansızın kendine

"ben" demeye başlar...


Masa artık boş.


Bense aslında oyum...