Kendimi yeni yeni tanımaya başladığım zamanlardı. Yeni olan hiçbir şey yokken günler ardı ardına benzersiz ama bilindik bir devinimle akıp gidiyordu. Yeni bir ben ya da çoktan var olan ama yeni tanıdığım bir ben. Çevremde dikkatime yenik düşecek hiçbir yenilik yoktu benden başka. Ben de bütün dikkatimi kendime verdim. Kendime baktıkça eksildim. Eksildikçe ben, düştüm. Kim bilir bu, belki de bir uyanışın farkındalığıydı. İnsan tanıdıkça kendisini sanki içindeki şehir de bombalarla yok oluyor. Her yer enkaz. Çığlıklar, dakikalar içinde sessizlikle bir olup yokluk denizine karışıyor. Dümdüz oluyor koca bir şehir. Kendinden yeni bir ben yaratmak/yaratabilmek kolay değil. Yıkılışlar aniden olurken, yeniden inşa etmek zaman alıyor elbet. Binlerce proje çizilip siliniyor zihinde, dönüp dönüp en başından başlamak gerekiyor. Öyle ki en başlar ezberleniyor yavaş yavaş. Bir bebeğin dünyaya gelmesi kadar sancılı bir süreç ama bebek ne yapacağını biliyor doğacak başka bildiği/oluru da yok ama yeniden doğuş öyle değil. Hasarlar, kırıklar can yakıyor. Canı yanınca duruyor insan öylece, olduğu yerde kalıyor. Bekliyor ki bitsin can acısı. O da bitiyor elbet. Yaraların kabuk bağlamaya denk gelen bir zamanda yeniden adım atma gücü buluyor insan yeni zihninde; işte o zaman, tam da o zaman bir fırtına kopuyor. Her yer kıyamet! Göz gözü görmüyor, binlerce düşünce uçuşuyor: Ben kimdim? Şimdi kim olacağım? Arafta sıkışmış halde, göğü yırtarcasına delen fırtınanın ortasında çarpa çarpa uçuşuyorsun, bir yerlerdesin ama nerede? Hangi toprağın üzerinde uçuyorsun muamma artık. Perperişan savuruyor rüzgar seni. Üstün başın paramparça. Derken diniyor her şey; usulca, bir suyun dibine doğru ağır ağır batıyorsun umarsızca. O uçuşan sen, sanki demirden bir topa dönüşmüş gibi. Ağır ağır batıyorsun. Dibe doğru düşerken önce belli belirsiz küçücük bir dalga vuruyor tüm bedenine, derken koca bir dalga, bir sonraki daha da büyüğü. Suyun dibindeki kum birbirine karışıyor. Her yer toz duman. Su bulanık. Birden ayaklarını hissetmeye başlıyorsun, parmaklarınla suyun dibine değdiğin an, sıkıca kendini yukarı doğru itmeye başlıyorsun. Artık bir balıksın koca okyanusta. Yüzmeyi kimse öğretmedi sana ama biliyorsun. Okyanusta yüzen bir balık… Yüzmeyi bilmeyen balık olur mu hiç?