Eskiden anneler neden ölüyor diye sorardım Allah'a.

Ölmesin isterdim.

Çünkü annem eğer ölürse anneme küsecektim.

İsteklerim renkli bir lunapark,

Ya da cemaatle dolu cami şenliği,

Çimlerde gezinen karıncanın üzerine basılmaması için ettiği içten dua gibi,

Beklerdim hastane duvarlarına sinen samimiyetin dünyayı işgalini.

Ben, Einstein ve Nietzsche bir masada otursak

Bu samimiyeti neden beklediğimi anlatırdım.

Büyük ihtimal gülerlerdi. 

O zaman da konuyu dağıtmak için çabalardım ve

Cebimde yedi lirayla otostop çektiğim zamanları anlatırdım.

İnanmazlardı, bir Ateist kadar.

Ön yargılar hakim başlı katil,

Ellerinde satır,

Sahipleri kırmızı et müptelası.

Yanında siyahtan bozma petrol şerbeti seviyorlar.

Oruç tutan şüpheler,

Ezan okuyan düşüncelerin Allahu Ekber nidasıyla,

İftarlarını iştahla açıyor.

Şüphe Little Boy, zihnim Hiroşima.

Bütün evlerim hatta genelevlerim bile bombalandı.

Zihin odalarımda zevkten bayılma noktasına gelen şişman adamlar,

Şehvet koynunda fahişeler,

Hepsi, herkes öldü.

Ben koca imparatorlukta yalnız başıma kaldım.