Bir gece yine aniden hayallerin içine düşerim ben. Umutsuzluğun yasak olduğu üzüntü kelimesinin dahi literatüre girmediği uzak mı uzak bir yerde ben fark etmem. Gider bir hayalin içine düşerim ben. Günler geçer, saat ilerler, saniyeler koşar, ben fark etmem, gider bir hayalin içine düşerim ben. Uzun uzun yollar, şarıl şarıl akan sular, dingin dereler boyunca çimenler, göklere kadar ağaçlar, ben fark etmem. Gider bir hayalin içine düşerim ben. Kocaman karıncalar, küçücük aslanlar, gökyüzünü kaplayan kuşlar, ben fark etmem; gider bir hayalin içine düşerim ben. Tepedeki şatolar, dans eden kabarık elbiseli insanlar, merdivende unutulan ayakkabılar, ben fark etmem. Gider bir hayalin içine düşerim ben. Yakın kelimesi, yalancı uzak kelimesi, oyunbaz insanlar gelip gider ben fark etmem. Gider bir hayalin içine düşerim ben. Göz kamaştırıcı aydınlık, tarifi olmaz güzellik, adımbaşı çilek, badem ben fark etmem; gider bir hayalin içine düşerim ben. Bir gün başımı alır gider, bir gün ayaklarımı çantama sokup gider, ben fark etmem, gider bir hayalin içine düşerim ben. Çokluk tekil karışır gider, sokaklar labirent olur kaybolur, ben fark etmem, gider bir hayalin içine düşerim ben. Bir saman kağıdına ucu kırık bir kalemle hayaller yazılır ben fark etmem. Gider bir hayalin içine düşerim ben. Elimde kalınca bir sözlük, içinde ne varsa çıkarılıp yeri doldurulur; ben fark etmem, gider bir hayalin içine düşerim ben. Yolda kaybolmuş bir abdal kendi içinde kendini arar, ben fark etmem gider bir hayalin içine düşerim ben. Suda balık, aydınlıkta karanlık, ben fark etmem; gider bir denizin içine düşerim ben.