Karanlığı vardı yüzünün

Öptüğüm sanrılarla

Rutubetli bir yalnızlık vardı

Üşürdüm

Çekinik davranırdın

Dudaklarıma ölüm kalım emri

Verilmişti nedense teninden

Sakince uzaklaşmamı beklemiştin

Öteki tarafta uzanamadığım

Yarım yüzyıldan kalma hislerimle

Göçerdim kentinden bir diğerine

Gözlerimi gör ki

Yarım bakıyor aydınlığına

Şafak sayılı hatıralarım

Kokun tedavülden kaldırılmış

Yakılıp yıkılmış parfümeri dükkanı

Sayıklıyorum ardından

Sürünerek attığın adıma

Adımı katarak

Bir kez daha diyorum adını

Şiirlerim sana gelmiyor mu

Yollarda kamyonlarda

Posta kutularında mı

Kaldı ki ben intihar ediyorum

Her bir kelimeye karşılık

Sayıklayışlı ruhumu

Biliyor musun

Buraların havası yetmiyor

Sen gibi içime çektiğim

Hülasalı serzenişlerim

Senden sonra çok kelime geldi geçti

Kimi dertli kimi kisveli

Ne derlerdi bilinmezdi

Ahındır üzerime çöken

Kalemimi sivrilten

Her gece ama her gece

Yüreğime bir bıçak gibi saplamalı

Aşklar akıyor damlıyor

öksürüp ölmek gibi yaşıyor

Kahırlı kaderini silmekten

Tayin süreçlerini kemirmekten

Defolup memleketine gelmekten

Çaresi kalmamış

Yakarışlı terminaller görmekten

Sana sığınmıştı

Aşkına kul köle olmadan anlamamıştı

Kazanın dibini boylamamıştı

Hasretlik kaynayan çorbasından

Bir kaşık almamıştı

Anladı kapladı içini

Adım attı her yerine dünyanın

Bulamadı zehr-i mekanını

Kendimle

Üçüncü tekil şahış kipiyle

Konuşma şanına yükselmiştim

Anne ben iyi biri miyim

Yoksa rüyalarım benimle

Kabuslu tiyatrolar mı oynuyor

Gece karanlığında

Hastalığın koynunda sana sarılışım

Yaşatacaktı beni hasılı aşklarında

Tükenmeli ömrüm

Karalamadan defteri kağıdı

Silmeyi bilmeden yırtığım

Kalbine çivi çakmışım

Üstünde kirli paslı bir ayna asılı

Kalbine her baktığımda

Sende olmayan benimi görmüşüm

Aşk sanmış bu kara cahil halim

Ayrılığındı düşen ayna

Kendimi göremedikten sonra...