Her şeyde "ben" diyen insan bomboş bir çuvaldır. Çuvalın ağzı da sıkıca bağlıdır ki aman içeri "ben"den başka giren olmasın.
Hep onun dedikleri doğrudur. O yaptıysa iyi bilir. Sadece o görür, o bilir, o seçilmez seçer, o uygun görür, onun esprisi komiktir, o sever, o sevmez, o bilir velahasıl-ı kelam o'dur. Çünkü o, baştan aşağı sadece ve sadece "ben"dir. Bu çuvalda bütün dünyaya yetecek kadar "ukalalık" vardır ama nihayetinde çuval ona dolu görünür sadece. Çünkü bu ukalalık denen şey sevenine servettir.
İşte bu yüzdendir ki bu çuval, insanî şeylerle dolmadıkça bu ukala ademoğulları kalabalıklar içinde yalnız kalmaya mahkumdur. Çevresindekiler safi kuru kalabalıktır çünkü. Ondan başka herkes "o gibi" olamaz, ne haddine!
Bütün engin ve göz alıcı denizler, okyanuslar "o'dur". Sen sadece sığ bir su olursun onun için. "Ben" perdeleri hep kapalı olduğundan göremez ki denizde dalgalar ordan oraya alıp taşır her şeyi... Lakin şunu bilmekte fayda var. Sığ sular daha fazla şey biriktirme özelliğine sahiptir; çevrelerinde de içlerinde de.
Çuvalınıza iyi şeyler doldurun. Şairin de dediği gibi: Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.
Yusuf Ekdemir
2020-05-19T18:57:09+03:00Doğrusunu isterseniz, ortada bir kavram karmaşası olduğu söylenebilir. "Bir ben vardır bende, benden içeri" diyen Yunus Emre'yi nerede konumlandıracağız. Büyük işlere göz dikmek için ortada kol gibi bir "ben" olmalı. Buna da benlik, bencillik, narsisizm,egozim değil de "vakar" demek gerektiği kanaatindeyim