Belki büyümeyi çok istedim zamanında, büyüdüğüme pişman olduğum çok zaman da oldu. Keşke büyümek zorunda kalmasaydım diye ağladığım gecelerim de oldu. Ama zamanı asla durduramadım. Zaman hep çok çabuk geçti, ben büyüdüm ve dünya da değişti zaten.
Mutluluğu, mutsuzluğu, hayâl kırıklığını, varlığı-yokluğu, kaybetmeyi ve buna benzer çoğu şeyi öğrendim. Oysa ki öğrenmeyi hiç istemezdim. Ama büyümek biraz da bunları öğrenmek değil midir?
İzlediğimiz çizgi filmlere,
İzlediğimiz filmlere,
Okuduğumuz kitaplara,
Sokakta gördüğümüz büyüklere hep özenmedik mi?
Hep imrenmedik mi?
Bu yüzden büyümek istemedik mi?
X vardı ben çocukken, ilk aşkım :))
İlk aşkım dediğime bakmayın varlığımdan haberi yoktu, aslında vardı da o benim başımı okşayıp çikolata alırdı bana, ben ona abi demek zorunda kalırdım :))
Küçüktüm daha, yaşım belki 9 belki 10'du. Büyük hayranlık duyuyordum X'e :)) güya kendimce aşıktım yani :))
Kendimce aşıktım dediğime de bakmayın küçücüğüm ben, aşk nedir nerden bilebilirim ki?
Bilmiyordum da işte, sadece onu görünce sürekli gülüyordum :)) sürekli görmek istiyordum hatta galiba bazen camda bile beklediğim olmuştu :))
Bizim Z. ile (canım arkadaşım) aşık olduğumuzu düşünüyorduk işte kendimizce :) Filmlerde öyleydi çünkü, birine aşık olmak demek sürekli onu görünce gülmek demekti, onu görmeyi istemek demekti, onunla vakit geçirmek istemek demekti. Bizde Z ile tam olarak filmlerde ki gibi sanıyorduk öyle hissediyorduk yani :))
Z.nin de vardı bir tane yine X ile akran. Ama Z.ninkinin adını hatırlayamadım. Galiba Y.idi.
O kadar zaman geçmiş ki hiç anımsayamıyorum Z.nin hayran olduğu Y miydi H miydi :)
Ama benim minnacık kalbim X beyi hatırlıyor :)) Yüzü hiç gözümün önüne gelmese de , gözlerinin hafif çekik olduğunu ve saçlarını sürekli diktiğini hatırlıyorum :))
Bakın burası çokomelliiii;
O yaşlarda işte, bir an önce büyümek istiyordum, X beyin beni görmesini, onlar gibi rahatça gezmeyi, gece geç saatte eve gitmeyi istiyordum, oyun çağını geçelim de kendi hayatımızı kuralım ya da büyüyelim daha mutlu olalım, daha çok gezelim, kimseden izin almayalım, paramızı kazanalım, başka çocuklarda görüp alamadığımız şeyleri alalım, annemizi babamızı rahat yaşatalım diye çocukça düşünceler işte.
Bilemezdim ki büyümenin bu kadar mutsuzlukla beraber geleceğini,
Büyüyünce bu kadar mutsuz olunacağını.
Hiçbir şeyin çocukken o kaldırım taşında oynadığımız, oturduğumuz zaman kadar zevk vermeyeceğini...
İnsan büyümeden çocukluğun kıymetini anlayamıyor.
Bilemiyor ki çocukken izin aldığı şeylerin;
izin verildiği takdirde minicik kalbinde oluşturduğu mutluluğu, büyüyünce hiçbir şeyin veremediğini!
Büyümeden bazen anlayamıyorsun işte...
Büyümek...
Ne sancılı bir süreç...
Büyümeyi istemek,
Ne büyük ap-tal-lık! :))
Çocuksun sen,
Oyun oynayıp, kavga edip, bakkala gidip ekmek alıp, annenin yaptığı salçalı ekmeği yiyip gününün tadını çıkarsana :)
Çocukluğunun kıymetini biraz bilsene :)
Büyüdün işte, artık çocukluğuna geri dönemeyeceksin ki.
Tadını çıkarmadığın için pişmansın işte :)
{Ama belki başka bir evrende hâlâ çocuksundur :))
Belki paralel evrende?
Belki de düş evreninde?
Hangisine inanmak istersen işte :)
O zaman Bil kıymetini çocukluğunun olur mu?}
Büyümüş olabilirim, büyümüş olabilirsin, büyümüş olabiliriz.
Önemli olan büyümek değil aslında,
Önemli olan,
Bu yaşına rağmen, hâlâ çocuk kalmayı istiyor olabilmek.
Birlikte çocuk kalabilmeyi istemek,
Birlikte çocuk kalabileceğin birine denk gelebilmek,
Ya da bunu düşlüyor olabilmek.
Mesela,
Ben seninle çocuk kalabilirsem,
Ben seninle çocuklaşabilirsem,
Büyümek belki de bu kadar sancılı olmayabilir.
Ben seninle çocuk kalmayı isterim,
Ben seninle çocuk kalabilmeyi isterim.
Elbette büyükler gibi davranacağız,
Elbette büyükler gibi davranmamız gerektiği zamanlar olacak ama birlikte çocuk kalamaz mıyız?
Birlikte çocuklaşamaz mıyız?
Görmüyor musun sende büyükleri?
Büyüklerin derdi bitmiyor,
Büyümek mecburi olduğumuz bir süreç. Hangimiz isteyerek büyüdük ki?
Sancılı ve mutsuz, umutsuz geçiyor günlerimiz.
Mutlu olabilmenin yegane koşulu çocuk kalabilmekte.
Çocuklaşabilmekte!
Şayet, ben çocuklaşamazsam ÇIL-DI-RI-RIM! Evet çıldırırım...
Belki sen bunu anlayamazsın,
Belki ben sana bunu anlatamam ama... Aması da var işte..
Evet her zaman çocuk kalamam, bunu biliyorum.
Ama en azından bazen, sadece bazen çocuk kalabilmek istiyorum, çocuklaşabilmek istiyorum.
Hatta bazen,
"Seninle birlikte çocuklaşmak istiyorum, seninle birlikte çocuk kalabilmek istiyorum''
Lütfen beni anla.
Lütfen bana müsaade et,
Lütfen kendine müsaade et.
Bırak, birlikte çocuk kalabilmeyi başaralım.
Çok özledim beraber çocuk kaldığımız zamanları, o heyecanı, o neşeyi...
Çocukların attığı ilk adımlar gibiydi,
Öylesine güzel,
Öylesine başarmış,
Öylesine heyecan dolu...