hiç bilmediğim köyde dolaşıyordum. akşam ezanı okunmuş, köydeki çocuklar çoktan evlerine çekilmişti. benim ise yerim yurdum yoktu. henüz kendimi ait hissettiğim evim de yoktu. elimde balta, kör bakışlarımla ileriye bakıyordum. az sonra odunluğa girdim ve yer yatağımı düzelttim. hazırladığım yere uzandım ve gözlerimi kapattım. kapı sesi. işte biri geldi. kimdi merak eden bu kadar? insanların acele etmesini hiç anlamıyordum. kalktım, kapıyı açtım ve karşımdaki boşluğa baktım. kimse yoktu. öylesine bir kapı tıklatmasıydı. ya da çocukların oyunu. kapıyı kapatırken yerde bir parça kâğıt gördüm. üstünde yazan yazıyla alnımda ter birikti. ellerim üşüdü. vücudum sendeledi. iyi değildim. anladığım tek şey vardı, bu dünyada gidecek hiçbir yerim yoktu. nereye gitsem, bir gece uyusam orası benim mezarım oluyordu. insanlar, yalnızdır. en çok da ben.