Önsöz


Çocukken en sevdiğim yazar J. K Rowling iken yetişkin hayatımda bu tahtı Oscar Wilde kaptı. Sevdiğim tüm yazarlar fakirlik ve sefalet içinde öldükleri için;(Rowling'den bahsetmiyorum tabii ki) yazdıklarını yayınlayan biri, bir 'yazar' olmaktan hep bir adım geri durdum. Bir de isanların bitmek bilmez yargılamalarına ve yorumlarına tahammül edemeyecegim için şan ve şöhret hiç çekici gelmedi.

Şimdi ise param olmaması sebebiyle yazdıklarımı satmaya karar verdim. Şu anda iş göremezlik raporum var. Tekrar para kazandığımda özelimi -bu kitap aynı zamanda günlüğüm niteliğinde olacak- satmama kararım daha ağır basacaktır ve o an muhtemelen tüm kopyalar tarafımca silinecektir. Bu sebeple eger hoşunuza giden bir şeyler varsa ekran görüntüsü almanızı salık veririm.

Her insanın okuduklarından etkilenmesi yadsınamaz bir gerçektir. Tabii ki bir Tanpınar, bir Beyatlı ya da bir Pamuk değilim ama bir ara -lise, üniversite ve sonrasında da kapıcılık yaptığım yıllarda- her önüme geleni okudum. Bu sebeple yazdıklarımda ve yazış stilimde hepsinden biraz biraz bulacaksınız.

Bu kitabı yazdığım süreçte ve her zaman yanımda olan Raistlin, Kitiara'ya; anne ve babama; arkadaşlarıma ve yanımda olmayan hayat arkadaşım Hay.ar'a teşekkür ederim


Güç sizinle olsun


K. Ayla YILDIZMELTEMİ







Bölüm 1


Her şey çocukken başladı. Hayır mutsuz bir çocukluk geçirmedim. ''Küçük bir il''in ile kıyasla büyük bir ilçesinde geçen çocukluğum her ne kadar 90'ların sonuna da denk gelse; şehrimize 1990 aslında 2005'te gelmesinden mütevellit ‘90’larda çocukluk’ kavramının yüm gereklerini yerine getirdim. 

Aslında her şey Harry Potter okumamla başladı. Yani abim –Raistlin- yüzünden. Yani o yatılı okulda olmasaydı; eve Harry Potter getirmeseydi; bana önermeseydi -ya da ben onun gibi olmak istemeseydim- o kitapları okumasaydım; onu geçmeye çalışmasaydım diyorum; bunlar olmayacaktı. En azından ben böyle demek istiyorum. Geceyarısı kütüphanesi’nde gibi. Matt Haig'in o çok satan romanından bahsediyorum. Ya da kelebeğin kanat çırpması gibi. 

Bugün 9 aralık 2023 günü ve ben Hay.ar’ı üzdüm.  

Tekrar ediyorum: her şey ilkokul 3.sınıf öğrencisinin abisi gibi olmak istemesiyle başladı. 

Oskola’nın çatal dili yoktu, büyü yapamıyordu (vingardium leviooosa diye defalarca bir çubuğu salladı sizi temin ederim ki; Winx bana güç ver diye defalarca bağırdı), iksir hazırlayamıyordu ama bir iki özel gücü vardı. Bunlardan ilki kahve falı bakabiliyor oluşuydu. Her nasılsa o imajlar şekiller illa ki bir şeylere benzerdi. Bwnzettikleri de gerçek olurdu.

İkici diğer özel gücü de ortamda eğer başka birisi varsa onu asla sivrisinek ısırmıyordu. Ablasının (Kitiara) Osko hakkında en sevmediği ikinci özellikti bu. Odada eger bi sinek varsa kanının tadına bakmadıpı tek insan K.Ayla- ay pardon Oskolaydı. Sıcak yaz gecelerinde birlikte uyudukları klimasız odalarında ardına kadar açılan camlardan giren her türlü sinek önce Kiti’nin tadına bakıyordu. O da her sabah uyandıgında Oskola’ya lanetler okuyup bir daha onunla aynı odada kalmayacağını söylerdi. Benzer genetik materyale sahip oldugu kızkardeşiyle olan bu farklılığı da bilim kadını olduğu için farklı kan grubuyla açıklardı.   

 Sebep bana kalırsa kan grubu değildi.  

Bendeniz K.Ayla Yıldızmeltemi bugün artık sebebin kan grubu olmadığını biliyorum. 

Kiti’nin sorunu aslında kan grubu değildi. 

Sivrisinekler birkaç çeşit esansiyel yağdan kaçarlar. Lavanta yağı da bunlardan biridir. Lavanta yağının depresyonu araştırırken karşıma çıkan başka bir özelliği de seratonin salgılanmasını uyarmasıdır. Yani benim teorim şudur ki; bence ben mutlu bir çocuk olduğum için ( şu gün şu saatte bile) kanımdaki serotonin miktarı ortamdaki diğer insanlardan fazlaydı.

Yani Oskola mutlu bir çocuktu demek istiyorum.  

(Not yazar burada iki hikayeyi birbirinden ayırmakta güçlük çekiyor.) 

Lanetli odada durdum sigaram sönmek üzere. 

''Bunları yazıyorum da bari yazdıklarımı satıp para mı kazansam ?’’ diye söylendim kendi kendime. Ne yapacaktım ki parayı? Parayla derdim olmadı hiç. Tüm hayallerim ‘’düşük bütçeli’’ hayallerdi.  

Her sene 31 Aralık’tave dogum günümde aynı şeyi diliyorum: büyükçe bir masa etrafında mutlu mesut gülerek yemek yiyen insanlar. 

2021 senesine kadar geçen hayatının en mutlu ve aynı zamanda en huzurlu günü olan o günü düşündü. Kıbrıs.  

Kibirden ve gösteriş düşkünlüğünden uzak; samimi ve alçakgönüllü insanlar..Sıcak havada yanan barbekünün başında kavrulan enişte 

Yüzmekten yorgun düşmüş kokteylimi yudumlarken bi anda zamanın yavaşladığını hissettim. Bir an için bedenimden taştım üzerinde binbir çeşit atıştırmalıklar olan masayı on metre yukarıdan ve on metre daha uzakta izlemeye başladım. Sineklerin kanat çırpışlarını gördüm. Bahcede saklı iki kaplumbağayı buldum. Venüs, venüsün ablası, kucagında yeni doğmuş sapsarı bebeğiyle kızkardeşi, Mumu’nun abiciği ve onun nişanlısı masa kurmanın telaşı içerisinde koşuştutururken yavaşladılar.  

Kimsede kibir, açgözlülük, şehvet, öfke, haset, tembellik ve oburluk yoktu. 

Incil haklıydı. Ortamda bu günahların hiçbiri yoksa amacınız da kötücül değilse zamanın bükülmesi sağlanabiliyor.

Oskola bunu kanıtladı. 

Ben (K.Ayla ) de buna şahidim.