Bence de Freud; kırk yaşından sonra erkekler ya da kadınlar anne ya da babasının emekli evine gitmeliler. Oradaki rahatlığı hayatındaki hiçbir kadın ya da erkek vermiyor değil mi? Mesela hiçbir erkek kırk yaşıma kadar bana masaj yapmadı, ağrıyan bacaklarımı elleriyle iyileştirmek için ovmadı, nasır tutan parmaklarımın arasına nasır ilacını özenle sürmedi, etrafımda pervane olmadı, üşüyorum diye pencerenin aralığının açısını hesaplamadı, nasıl şımartılmak değil mi? Hiç gitmek istemiyor insan. Ne iş hayatının sersemleşmiş dünyasına ne de diğer insanların anlamsızlığının içine. Burada hapsolup bu basitlikte yaşamak istiyor. Ama kırk yaşından sonra dediğin gibi. Dediğin gibi her şey, dediğin gibi çıkıyor, yüz demiştin bana doktor da dün bana yüz dedi. Kemiklerim düzleşmiş Freud. Bu kadar doğru dururken hayatta iskeletimin düzleşmesi çok ironik değil mi?