Bu yazı bittikten hemen sonra kendi şarkısını doğurdu. (DAY6 - I Need Somebody)


Her zaman hayatın küçük "an"larda ve "anlam"larda saklı olduğunu düşünürdüm. Bu yüzdendi anlamlarımın avuçlarımın arasından kayıp gittiğini gördüğümde dizlerimin üstüne çöküşüm. Kayıp giden neydi? Bir nesne, bir insan mıydı? Benim için bir önemi yoktu. Çünkü neye anlam yüklediysem o şey gözümde yücelir, gelir tam kalbimin kıyısına kurulurdu. Ona, kendime bakmadığım kadar şefkatle bakar, onu sevgiyle büyütür ve yaşatırdım. Bir zaman sonra o ya da bu sebeple artık anlamını yitirmeye başladığında ise kendimi sorgulardım. Yeterince şefkatli bakmamış mıydım? Sevgim büyümesine yeterli gelmemiş miydi? Ne eksikti de yaşamını yitirmişti?

Hiçbiri. Sen her zaman yeterliydin, sevgi ve şefkat doluydun. ''O ya da bu sebepten...'' Anlamını kaybeden ne olduysa bu cümlenin başına dön.


Yüklediğin an ve anlamlar "sen"sin. Yüklenilen "şey" değiller. O ya da bu kişi değil, o ya da bu nesne değil. Sensin. Avucundan kayıp gidene üzülürken bir yandan da o dizlerinin üstüne çöküşün, kendi üzerine çöküşün aslında.

Ve ben bunu fark ettiğimde, bir hafta sonra 23 yaşıma basacaktım.*