Durmak. Sizin hayatımdaki yerinizi anlatabilecek; sade ama açıklayıcı bir kelime. Gülüyor, ağlıyor; aşık oluyor ve aşktan geçiyorum. Ekseriyetle kazanıyor ve hızla kaybediyorum. Savaştan kaçıyorum bazen, bazen yırtıyorum beyaz bayrakları. Büyüyorum ben, her geçen gün. Siz ise göğsümün sol yanını serinleten bir buyruk gibi; kar yağar da üşürüm, yağmur yağar da ıslanırım diye yanıma aldığım o ceket gibi, yani siz güzel olan ve güzelliği sunan her şey gibi bir köşede duruyorsunuz hayatımda. Çok önemli bir köşede.

Bilirsiniz ki ben sevmek ve nefret etmekte anlık bir kızım. Bilirsiniz çok gerçek olmakla beraber çok da yalancıyım. Kırıp döken, düşüncesiz bir aptal da var içimde; yapıcı olmayı başarabilmiş olgun bir kadın da. Bilirsiniz siz. Büyük cümleler kursam da ne kadar toyumdur, büyük güzellikler yaratsam da içten içe nasıl kusurluyumdur en iyi siz bilirsiniz. İşte sizi siz yapan bu ya, beni benden de iyi, en iyi sizin bilişiniz. İnsan sevildiğine sevdiği kadar eminse o ilişki her şeyden çok dostluktur. Siz dostlukta mahirsiniz, beni de ben yapan sizin sevginiz.

Baksanıza, belki çok zamanımız olmayacak birbirimize ayırabileceğimiz, belki şehirler girecek aramıza ve beraber gülüp ağlamalarımız bir soğuk ekrana kalacak. Ama yemin olsun bu vaktece hayatımda neredeyseniz, orası sizin tebdili eviniz.

Elbet bir yaz günü gelir, hep beraber bir eşik arkasında buluşur, sohbet ederiz. Birimizin doğumgünü kutlanır, sırada kiminki geliyor diye söyleşiriz. Sonra ben işaret parmağımla gözlerimi ovuştururum, böyle günlerde toz kaçar hep gözlerime, bilirsiniz.

Beni sevdiğiniz için teşekkür ederim, saydığınız için daha çok. Dert diye omzumda durduğuna inandığınız her şeye sizin için, varlığı ardımda bir ordu varmışçasına güvende hissettiren bir avuç insan için katlandım.

Şimdi sevme denilen şey ne kadar büyütülüyorsa içimde, benden o kadar, kucak dolusu sevgiler size.