Gün biterken, en sevdiğim renkler eve dolarken, Eylül gelmişken.... severken yaşarken, mânâ ararken,
özlerken başka bir trenin başka bir vagonunun gittiği, hiç görmediğim o yeri. Hayal ederken bile yoruldum gözümdeki kalabalıktan. Hiç istemediğim kokuları soluyorum üstelik sımsıkı kapalı pencereler. Kainatın bir yerinde bir kum tanesinde yaşıyorum ve gün bitiyor ne garip! Basit ve net her şey... Küçücüğüm. Küçücük olduğumun idrakı ve ruhumuzdaki huzursuzluk hep biteceğini biliyor oluşumuzdan. Yani demem o ki bu kısacık tatlı telaşe içinde banane senin kırılan tırnağından, bataklık çamuru gibi balçık sığlığından! Beni tutma boğuluyorum. Beni tutma canım acıyor içi boş bir kabuk gibi hiçbir yere varmayan yolundan. Bak yıldızlar, bak güneş, koca bir muamma duruyor önümde.
Kainatın bir yerlerinde iki kara delik çarpışıyor ve tesadüfen varsın tesadüfen yaşıyorsun.
Hal böyleyken bana ne senin üç baharlık hayatta burnunu koydugun kaf dağından... Beni tutma esir hissediyorum. Ben yağmurun rüzgârın içimdeki binbir manzaranın meftunu olmuşum. Bir ağacın kabuğuna dikkatle bakmışım, üzerinde yürüyen karınca olmuşum, çürümüşüm, kurtlanmışım yeşermiş açmışım... Banane senin zevzek savurganlığından ya da benimkinden sana ne? Beni tutma akıyor gürül gürül hayat ve koşmam lazım. Aleve sarılan çıra gibi sarılmışız hayata. Toz olup uçacağız da kaşıkçı elması kadar kıymetli benim çakıl taşlarım! Benim değerlerimden sana ne?
Gün biterken en sevdiğim renkler eve dolarken Eylül gelmişken sadece durmak istiyorum göz bebeğime kazımak bunca güzelliği, susmak,susmak, okumak, okumak arayıp bulmak istiyorum. Bet sesini ve lüzumsuz neşeni al git beni tutma ben kırılmak, parçalanmak, saklanmak, kaybolmak istiyorum.
Ömrümün saçından bir tel uzattım sana en kıymetli mücevherini zamanını aldım. Yazdım okudun! Zaman kaşıkçı elmasın...Ondan bir zerre verdin bana. Şimdi kapat gözünü...
Aç kalbini ...Derin bir nefes al
Bırak oyalamasın seni kalabalık. Kendine yük etme kimsecikleri.
Süpür kalp evinin odalarını, at eskileri, kırık dökük ne varsa. Onsuz olmaz dediklerin var ya bir küçük virüse teslim. Dön yüzünü onlara onsuz olmayanlara.. Gerisi sivri sinek ısırığı. Gerisi ayağına takılan çakıl taşı, gerisi teferruat... O muhteşem kadının dediği gibi " Kuş ölür, sen uçuşu hatırla "
"Ahhh geçti o günler " derken Füruğ, o ahhh kısmını anla. Gerek yok dolambaçlı kalabalık sığ balçık yollara. Yürü sen bulut orada dağ orada aydınlık ışık karanlık hepsi senin boşa harcama!
Zeynep Yıldız
2024-01-15T14:06:56+03:00Teşekkür ederim cesaretlendirdiniz beni.
Zeynep Yıldız
2024-01-06T06:24:41+03:00Ben teşekkür ederim. Şu kocaman kainatta bir yolculuktayiz benimle yürüdünüz var olun.