Odamdaki hava bir yana, içimdeki ağırlık ise başka bir yana. Saatlerdir uyku ile kavga ediyorum.


Dışarıdaki hava nefis olmasına rağmen, duvarlar çektikleri yaz sıcaklarının intikamını alırcasına evin içine bırakıyor sanki tüm nefesini. İçimdeki ağırlık desen cabası. Yattığım çek yatın yarısı ölmüş, geriye kalanların ise can çekişen yayları, sağıma soluma döndükçe ortaya koyduğu korku film müziklerine nazire yaparcasına çıkardığı sesler yüzünden kalkıp yazmaya karar verdim.


İnsan beyni çok enteresan, yazılacak sonsuz kadar konu var iken içinden bir şey seçip önüne koyuyor. Bence bu seçimleri yaparken beyin, CEO su olarak atadığı kalbe danışıyor. Yazacağım konuyu direk buldum, hiç düşünmeden birde.


Sevgilimi bir çiçeğe benzetsem hangi çiçek olurdu?


Dünya genelinde kaç tane çiçek türü olduğu hakkında kesin bir sayı vermek zordur. Ancak, birçok kaynak, 300.000’den fazla çiçek türü olduğunu tahmin ediyor. Bu kadar çiçek içinden seçim yapmak çok kolay olmasa gerek. Ki benim gibi bitkiler dünyası cahili biri olduğumu düşünürsek çok zor bir seçim olacak. Neyse ki kendimi çok şanslı hissediyorum, daha öncelerde beni büyüleyen birkaç çiçeği araştırmıştım ve bu 300.000 çiçek içinden seçimimi anında yaptım.


Özelliklerini Google dan bakıp karşılaştırmak istedim ne kadar haklı olduğumu ispatlamak için.


Mitolojiye bile konu olmuştur. Eski Mısırlılarda Güneş Tanrısı Ra’nın bu çiçekten doğduğuna inanılırdı.


Vay be sevgilimi Tanrı yaptım, şaka şaka tabi ki o çiçeği seçme nedenim bu değil.


Bu çiçek, genel olarak manevi şekilde temizliği temsil eder(Soy adında bile TEMİZ var, bu da mı tesadüf! Hadi açıklayın ateistler :)). Hayatında kötülüklerden arınmış, hatalarından gereken dersleri çıkartmış olan temiz bir kişiliği idealize eder.


Tazelik ve temiz hissi uyandıran bir koku verir.

Tamamen doğrudur kokusuna kurban olduğumun.


Sakinleştirici ve yatıştırıcı bir etkiye sahiptir.      

Aynen öyle olur yanındayken, saman alevlerim bile harlamadan dumanı tütüp söner.


Yapraklarının yapısından ötürü tozu ve kiri tutmaz, kendini temizleyerek her daim saf ve duru bir görünüm sunar. Üzerine en ufak toz parçası geldiğinde hemen yapraklarını sallar ve tozu belli bölgeye doğru iter. Yağmur yağmaya başladığında, yaprağının üzerine düşen yağmur damlalarını, üzerindeki kirli bölgelere aktarmaktadır.           

Asla kirli görmedim ki hep mistir. Her gece kendi bakımı yapar.


Sulak ve çamurlu batak ortamlarda çok daha güzel bir şekilde açar. Hayatının misyonu gibi, asla duyarsız kalmaz.                    

O karanlık ortamı aydınlatmak için bir kibrit çöpü olacağını bilse bile elinden geleni yapar.


Genellikle gündüz saatlerinde tür ve çeşitlerine göre yaz aylarında beyaz, sarı, pembe, kırmızı ya da mavi renkli gösterişli çiçekler açar.                                         

Yüzde yüz doğru, ruhu gökkuşağı gibi, gökkuşağını gördüğü zaman, içindeki neşe, yüzüne ve diline vurur.


 


Geceleri yapraklarını kapatır, gündüzleri ise güneşi selamlayarak açar yapraklarını.               

Şaşırdık mı?


Tamamen sensin dimi…


Uzatmadan söyleyeyim hangi çiçek olduğunu


LOTUS


Sen benim LOTUS’umsun…