Benim öyküm kısacık ömrüme şu şekilde sığdı: Halil Yiğit Gök dünyaya geldi. Nasıl olduysa bu çocuğun kalbine edebiyat aşkı düştü. Eli kalem tuttuğu günden başlayarak her an yazı yazdı.

           Bir gün Halil inandıklarını savunmak için “ulusalcı” oldu. Siyasetle uğraşırken bir taraftan yazmayı ve okumayı sürdürdü. Çeşitli yayın organlarında yazıları yayınlandı.

           Gel zaman Halil’in duyguları, inançları, düşünceleri okudukları ve yaşadıklarının etkisiyle değişti. ( Bu değişimin onlarca öznel sebebi vardı.) İslami düşünceyi hayatının merkezine oturttu. Ama ne olursa olsun yazmayı bırakmadı. Okumaktan vazgeçmedi.

           Edebiyat, Kemalizm ve İslam dolayısıyla yaşadıkları onu kalınlaştırdı. İsmet Özel’in tabiriyle “Kalın Türk” oldu. Düşünce dünyasını ve edebiyatını yaşam serüveninden bağımsız görmedi.

                                                                      ***

           Not: Bu yazı değişmekten çekinen, insanların söyleyecekleri yüzünden yaşantısını dilediği gibi yaşayamayan herkes için yazıldı.

           “Hayat, değerlerimizin değişebileceğini önce kendimize ispatladığımız yerdir! Söyleneceklerden korkmak, yersiz önyargılardan başka bir şey değildir!”