Herkesin fikri var. Herkes görmüş, geçirmiş. Herkes tavsiye verme peşinde, kimse senin ne hissettiğini sormuyor, suratına bakıp bi çıkarımda bulunmakla yetiniyo; üzgün gibisin, bu aralar durgunsun vs. kimse dinlemeye alışmamış herkes konuşma tavsiye verme peşinde peki kişinin ihtiyacı bu mu? Ya da onlar devamlı konuşan birine ihtiyaç duydukları için benim de mi buna ihtiyaç duyacağımı düşünüyolar? Ama onlar konuşanı dinlemezler ki onlar sadece konuşurlar. Aslında sadece sussalar da ben merak ettiklerimi sorsam daha iyi olmaz mı?
Neler hissediyosun, aklında neler var, neyi merak ediyosun, neler planlıyosun, neylerden korkup neye heyecanlanıyosun diye sorsalar.. bi kere olsun benim diyeceğim bir şeye önem verseler.
neden hep aynı şeyleri tekrar ediyolar, neden devamlı akıl vermeye çalışıyor? Belki de sevinmeliyim bana devamlı tavsiye verdikleri için ama bi boka yaramıyo çünkü verdikleri tavsiyeler ya yıllar öncesinde yaşadıkları hayata ait ya da sağdan soldan başkalarının hayatından uydurmalar hiçbiri bana ait değil tavsiyelerin.
O kadar benden uzak ki söyledikleri, bu uzaklığın sebebi de sadece konuşup bir kere beni dinlememeleri. Kişi karşısındakini tanımadan ne cürretle ona tavsiye vermeye çalışır ki. Kısacası onların verdiği parça benim yapbozuma uymuyo.