Ben, içimdeki deli çığlıkları sustururken

Gözlerimden akan yaşlarla teslim oluyorum kadere

Sıkıcasına sarıldığım yanlızlık,

Ellerimden tutmuş sonsuzluğa sürüklüyor

Ne ben onu bırakıyorum ne o bırakıp gidiyor.

Keşkelerimle kurulmuş bir istasyonda

Hangi durakta ineceğini bilmeyen bir yolcu gibiyim


Veryansın edemem ki kadere,

Suçlayamam ki kimseyi boş yere

Müstahakmış gibi bunların hepsi bana diye

Dört duvar arasına sıkıştırılmış,

Darağacını bekleyen zavallılar gibi davranıyorum kendime.


Sıkılıyorum, bunalıyorum bazen

Acımasızca yargılıyorum kendimi

İçimde kurduğum mahkemelerimde

Sonunun müebbet olduğunu bile bile.

Öldüresiye dizlerimi parçalıyor yumruklarım

Tırnaklarımı geçiriyorum zifiri karanlığın boynuna

Boğmak istiyorum beni benden alan yanlızlığı


Sonra aniden kendime geliyorum

Tüm uzuvlarımda hissettiğim acı

Böylesine hükmediyorken bana

Benliğime iltica olmuşluğunu kabulleniyorum

İçimdeki benin bana inat direnişine rağmen.


Etrafım yalandan gülümseyen simalarla sarılıyken

Mutluluğun sarhoşluğuna varmak çok ırak geliyor.

Sessizlik kulağımı kanatırcasına,

Maziyi fısıldıyor her şeyi kabullenmiş aciz benliğime


Gör artık! Tüm inanışlarıma rağmen kandırılmışlığımı

Anla! İçimdeki çoçuğun umutsuzca çırpınışlarını

Bir umut duyarsın konuşamayıp da sustuklarımı.